Röportaj: Ayşe Çağla Küçük – Seray Yazıcıoğlu Ezmiş
Fotoğraf: Muhsin Akgün
“Yasak Elma” dizisinda canlandırdığı Yiğit karakteri ile dikkatleri üzerine çeken başarılı oyuncu Doğaç Yıldız ile keyifli bir söyleşi geçirdik.
Tiyatro eğitimi almışsın, nasıl karar verdin, neydi seni tiyatronun büyüsüne kaptıran şey?
Annem ve babam devlet tiyatrosu sanatçıları olduğu için zaten tiyatrolar ve kulisler benim ikinci yaşama alanımdı. Dolayısıyla kulis atmosferi ve sahne heyecanı beni hep çekerdi. Çocuk yaşlarda amatör olarak tiyatro yaparken, kulisten sahneye ilk adım atarken ki heyecanımı unutamıyorum. O heyecan hep sürsün istedim. Tiyatro okumaya karar verdim.
Bir oyuncu olarak hayatı nasıl algılıyorsun yani oyuncu olmak hayatı doğru algılamanda nasıl bir rol üstleniyor?
Hayatı doğru algıladığımdan emin değilim. Doğrunun ne olduğunu da bilmiyorum. Gün geçtikçe keyif almaya dair şekillenen hislerim var, onların peşine gitmeye çalışıyorum. Sürekli sorguluyor ve empati kurmaya çalışıyorum. Bu belki mesleğimin belki de karakterimin getirdiği bir sürekliliktir.
Oyunculuk tutku mu, iş mi, yaşam şekli mi, vazgeçilmez mi? Oyunculuk senin için ne ifade ediyor?
Oyunculuk bir meslektir. Tutkuyla yapıldığı sürece, yaşam biçimi halini de alabilir tabii. Zarar verdiği düşünülüyorsa vazgeçilebilir. Şimdilik beni besliyor, çok keyif alarak yapıyorum, bütün yüklerini zevkle taşıyorum.
Bir karaktere hayat vermenin en heyecan verici yanı ne senin için?
Onunla tanışmak ve keşfetmeye başlamak.
Yeni bir rol geldiğinde karar vermeni sağlayan kriterler neler?
Televizyon üzerinden konuşuyorsak bunun çok kriteri var. Ama tiyatro veya sinema konuşacak olursak sıradan bulduğum (bana bir şey katmayacak veya benim bir şey katamayacağım) karakterlerden uzak durmaya çalışıyorum. Dediğim gibi tanışmak çok önemli, keşfedecek bir şey bulamıyorsam sıkılırım, sıkılırsam yapmak için yapıyor olurum. Bu başarıya giden bir seçim olmaz.
Tiyatronun ülkemizdeki sıkıntıları malum. Bu noktada dizi oyunculuğu bir zorunluluk mu biraz da?
Hayır, değil. Yaratabiliyor olan her alanda yaratır kimse kimsenin ekmeğini vermiyor. Televizyon, malzemeni daha kolay gösterebileceğin bir mecra olduğu için başarılı olacağın ve/veya para kazanacağın süreyi hızlandırıyor olabilir ama tercih etmeyenleri çok iyi anlayabilirim.
Setlerde olmadığın zamanlarda kendini hangi alanlarda geliştirirsin?
Son zamanlarda daha çok sosyal alanda geliştiriyorum diyebilirim. Onun dışında film izlemeye özen gösteriyorum, unutmak üzere olduğum İngilizcemi hatırlatıyorum kendime, ara sıra gitara dönüyorum veya kitap okuyorum.
İçinde olduğun dönemden, mesleki açıdan ulaştığın noktadan mutlu musunuz?
Eskiden çok daha başka noktalarda olacağımı düşünürdüm, başka bir illüzyonu yaşıyordum. Şu an Doğaç olarak geldiğim düşünce biçimi ve kariyer planlaması birbirinden çok uzak değil. Bulunduğum yerde mutluyum.
Seni hiç tanımayan birine kendini nasıl anlatırsın yani “beni ben yapan unsurlar şunlardır” dediğin özellikler neler?
Öncelikle yalan söyleyemem, derhal anlaşılır. Kendi düzenimde çok tutarlıyımdır.
Adalet benim için çok önemlidir. Adaletsizlikle karşılaşırsam beni tanıyamazsınız.
“Keşke” dediğin şeyler var mı hayatında yoksa yaşadığın her şeyi iyisiyle, güzeliyle yaşadığın için mutlu musun?
“Tecrübe tecrübedir, hepsi bir sınav, her deneyim bizi büyütüyor, böyle olması gerekiyormuş.” Gibi cümleleri düstur edinmeye çalışıyorum ama çok başarılı değilim bu konuda. “Keşke” dememek için kontrollü davranıyorum. Genellikle mantığımla hareket ediyorum ve bunu hiç sevmiyorum. 🙂
Hayatta kaçırdığını ya da henüz fırsat bulamadığın için yaşayamadığını düşündüğün neler var?
Rahatlıkla söyleyebilirim ki; beni oyunculuktan daha çok heyecanlandıran bir şey var. Dünyayı gezmek. Keşfetmeyi ve yaşayarak öğrenmeyi çok seviyorum. Ama hala çeşitli bahaneler ve engellerle bu hayalin başındayım.
Kendinin ne kadar farkındasın? Mesela ne kadar eleştiriye açıksın? Kendinle ne kadar yüzleşirsin?
Kendimle yüzleşmeye başladığım bir süreçteyim. Oldukça zor bir süreç kendini tanımaya başlamak. Huylarım veya kişiliğim eleştirildiği zaman modum değişiyor. Takıyorum ve duruma dışardan bakmaya çalışıyorum. Kendimde göremediğim ne olduğunu araştırıyorum. Ama mesleki konuda eleştirilmeye çok daha açığım.
Arkadaşlarına seni sorsak bize ne derler? En çok hangi özelliğinden bahsederler?
Takıntılarımdan ve düzen merakımdan başlarlar herhalde. Onun dışında işkolik, genellikle eğlenceli, güvenilir olduğumu söylerler bence. YANİ BENCE… 🙂
Peki aşık olduğunda nasıl biri oluyorsun? İlişkilere bakış açın nasıl?
Açıkçası klişe gelebilir ama aşık olmaktan korkuyorum. İster istemez aşkımı hayatımın merkezine yerleştiriyorum, gereğinden fazla sorumluluk duyuyorum ve kendi alanımı unutabiliyorum. Ama olmasını istediğim ilişki bu değil tabii ki. Herkesin alanının korunduğu, hayatı daraltmaktan ziyade genişletmek üzere kurulan bir ilişkim olsun isterim. Zaten karşılıklı güven, saygı ve sevgi olduğu sürece işlerin yolunda gitmemesi için bir neden yok.
Kadınların dilinden anladığını düşünüyor musun? Nasıl bir kadın seni kendine bağlayabilir?
“Kadınların dilinden anlıyorum” çok iddialı olurdu. Anlayan varsa oturup bir kahve içmek isterim. Neyse ki sıkıştığımda danışabileceğim çok fazla yakın kadın arkadaşım var. Genel olarak güçlü ve kararlı kadınlardan etkileniyorum. Bir de kadının giyim kuşam ve süsünden ziyade mizah anlayışı beni çok etkiler.
Aşk nasıl yaşanmalı sence? Ne olursa aşkın büyüsü bozulabilir?
Aşkın da öfke, sevinç, şaşırma gibi bir histen ibaret olduğunu düşünüyorum. Hisler günlerce, aylarca veya yıllarca aynı kalmaz. Dolayısıyla bitecektir veya dönüşecektir. Dönüştüğü durum önemli. Kişiler birbirine aşk duymanın yanı sıra iyi de geçinebiliyorlar ve ortaklaşabiliyorlar ise o zaman ilişki sürer.
Hafızandan sildirmek istediğin biri oldu mu hayatında? Ya da unutmak istediğin bir olay?
Olmadı. Gereği olmayan şeyler yaşadım ama sonuçta geçti, bitti.
İçimizdeki ruhsal boşluğu doldurmak adına kimisi nefes terapilerine gidiyor kimisi meditasyon yapıyor. Senin bir kaçış planın var mı?
Zaman zaman hepsinden yapıyorum o an neye ihtiyacım varsa onu deniyorum. Anlık çok büyük bir gerginliğim varsa kaçış olarak da duşa girmeyi tercih ediyorum. Suyun iyileştirici gücü olduğunu düşünüyorum. Ama bunlar dışında boks ve fitness yapıyorum düzenli. Ayrıca psikoterapiye de başladım beni hiç tanımayan birine anlatmak ve sorular sorarak ilerlemek iyi geliyor.
İş dışında neler yapıyorsun? Hayatta en keyif aldığın şey nedir?
En keyif aldığım şey arkadaşlarımla vakit geçirmek. Özellikle gece ev partileri, birlikte oynanan oyunlar, müzik yapmak vs. onun dışında bahsettiğim gibi spor, film, dizi, kitap, müzik…
Kendin için kurduğun hayaller neler? Gece başını yastığa koyunca, uykuya dalmadan önce neler geçer aklından?
Ben ormanda kendimi huzurlu hissediyorum. Ormanlık bir alanda doğayla iç içe, şömineli bir ağaç evde yaşadığımı hayal ederim hep.