Genel Ünlüler

ALMİLA ADA / KENDİNDEN EMİN

3
(1)

Üç Kız Kardeş  dizisiyle ekranlara geri dönen güzel ve başarılı oyuncu Almila Ada ile sezon trendlerinin ön planda olduğu, güçlü, şık, cool ve minimal tavırların ön planda olduğu çok keyifli bir çekim gerçekleştirdik.

Röportaj Ayşe Çağla Küçük / Ayşe Çağla Küçük
Fotoğraf Onur Demirdağ
Styling C’est La Vie
Saç Emre Altın
Makyaj Selen Karabulut
Fotoğraf Asistanı Muzaffer Temiz
Saç Asistanı Büşra Köse

Bir röportajında 2,5 yaşında bale yapmaya başladığını ve uzun yıllar devam ettiğini söylemişsin. Oyunculuğa geçişin nasıl oldu? Balenin oyunculuğa ve hayatına ne tür katkıları olduğunu düşünüyorsun?

Evet, akademik olarak tüm eğitim hayatım boyunca sahne sanatları ve bale eğitimi aldım. Klasik bale eğitimi ile birlikte küçük yaştan beri gösterilerde yer almış oldum. Klasik baleyle birlikte gelen bir disiplin var, oyunculuğa geçiş yaptıktan sonra o disiplin ve koordinasyonun katkılarını çok görüyorum. Klasik baleyle birlikte müzik eğitimi de aldığımız, bir eseri sahneye koyarken karakterin duyguları ve mimikleri üzerine de çalıştığımız için benzerliklerden faydalanıyorum diyebilirim.

Hali hazırda sahibi olduğun bir bale okulun var. Eğitimci olmak sana ne hissettiriyor? Bir çocuğa ya da bir bireye yeni bir şeyler öğretmek sana hangi duyguları hissettiriyor?

Harika, ben balerin olarak dans etmeye başladığımdan beri ek olarak çeşitli okul, kurslarda ve Avrupa’da dans topluluklarında eğitmenlik yaptım. Çocuklarla vakit geçirmek büyük bir şans, hele ki senin bir balerin ve öğretmen olduğunu bildikleri için sana hayranlıkla bakıyor, ne dersen dört gözle dinleyip yapmaya çalışıyorlar. Gerçekten o güzel enerjileri beni çok mutlu ediyor. Yetişkinlere ders verirken ise farklı bir keyif alıyorum çünkü çoğu öğrenci küçükken bale yapmış/yapmak istemiş ve bırakmış oldukları için yaşları kaç olursa olsun çok istekli ve gayretli davranıyorlar. Birine bir şeyler öğretirken, yeni şeyler öğrenmek de benim çok hoşuma gidiyor.

“Üç Kız Kardeş” ile ekranlara geri döndün. Neler hissediyorsun yeni projen hakkında? Çekimler nasıl gidiyor?

Çok heyecanlıyım, pandemi başladıktan sonra tv’de tekrar yer almak için birçok senaryo okudum ve kendim için en iyi hissettirecek olanı seçmeye özen gösterdim. Malum pandemi hala devam ederken maskesiz kalabalık bir işte çalışmak yeterince zor olacağı için beni mutlu edecek bir iş seçmeyi bekledim diyebilirim. Çekimler Ayvalık’ta, oldukça keyifli ve yoğun geçiyor. Ayvalık bu aylarda sakin olduğu için kolaylıkla çalışıyoruz diyebilirim.

Peki, oynadığın “Dönüş” karakterinden bahseder misin biraz?

Dönüş 90’ların sonunda Ayvalıkta yaşayan bir memur ailenin ortanca kızı. Edebiyata düşkün, hayatı biraz bulutların üzerinde yaşamayı seven duygusal bir genç kız. Kendi ve ailenin başından geçenleri günlüğüne yazan, ileride yazar olmak isteyen bir kız. Lakabı Çalıkuşu. Dönüş ile birlikte ailesinin başından geçenleri izleyeceğiz bir süre, daha sonra 30’lu yaşlarında hayatlarında olacak olan büyük değişikliklere ortak olacağız. Üç Kız Kardeş kitabını okumamış olanlara çok spoiler olmasın. 🙂

Üç kız kardeş dizisi kitaptan uyarlanan bir hikaye aslında peki sen Türkiye’deki diğer uyarlama dizilere nasıl bakıyorsun?

İşim gereği çoğu dizinin ilk bölümlerini izlemeyi tercih ediyorum. Son zamanlarda kitap uyarlamaları artmışken, benim hoşuma gidiyor. Kitap okuyan kitleye de biraz göz kırpıyor gibi geliyor. Tabii ki kitaptan diziye uyarlarken değişiklikler yapılıyor ama yine de ekip ve oyuncular için okuyup sonuna kadar bildiğin karakterlerin dünyasını canlandırmak farklı bir keyifmiş bunu fark ettim.

Bir oyuncu için her yeni karakter yeni bir yolculuk demek. Oynadığın karakterlerin her biri eminiz ki sana bir şeyler katıyordur. Hayata başka bir karakterin açısından bakmak sana neler kazandırıyor?

Örneğin; Üç Kız Kardeş dizisinde 17-18 yaşlarında bir kızı canlandırıyorum, tekrar o yaşlara dönüyor gibi hissetmek ve hissettirebilmek oldukça keyifli. Aslında her dizi yani her hikayede seninle alakası olmayan birine bürünebilmek benim hoşuma gidiyor. Son iki projemde şehir dışında olmak da öyle, zor ama Gaziantep ya da Ayvalık’ta birkaç günlük tatil harici vakit geçireceğim aklımın ucundan geçmezdi.

Senin için bir rolü üstlenmede ya da bir karakteri oluşturmada en büyük zorluk nedir?

Hiç tanımadığın kişiler tarafından yazılan hikaye ve karakterlere, can verme kısmı challangeing geliyor bana. Düşünsenize örneğin; hem lise öğrencisini, hem 80’lerde yaşamış bir pavyon assolistini canlandırdım farklı projelerde. Zorluk olarak gördüğüm bir şey yok sanırım ama yeni bir karakter ile çalışmaya başlarken yazılmak istenen karakteri iyi tanımak için araştırmaya özen gösteriyorum. Varsa kitabını ya da uyarlamaysa orjinalini okuyorum/izliyorum. Yoksa anlatılan dönemi araştırıyorum, benzer sosyal ekonomik çevreleri gözlemliyorum. Senarist grubuyla iletişim halinde olmayı, yönetmen ile birlikte konuşarak karakteri yaratmayı ve üzerine çalışmayı tercih ediyorum.

Oyunculuğun sana kattıkları arasında en memnun olduğun, ‘Oyuncu olmasaydım bu bakış açısına başka türlü kavuşamazdım’ dediğin farkındalıklar var mı?

Sanırım insanları, mimiklerini bu kadar gözlemleyip incelemezdim. Hele ki kaliteli bir film/dizi izliyorken en büyük duyguları en minimal şekilde oynayıp seyirciye buluşturan oyuncuların sahnelerini geri sarıp baştan birkaç kez izlemezdim sanırım. 🙂

Bir proje geldiğinde içinde yer alıp almamaya nasıl karar veriyorsun? Akıl danıştığın özel biri var mı?

Birkaç faktör var aslında. Örneğin; senaryo ve elimde mevcut olan kaynakları okuyup, hikayenin ve karakterin içime sinmesine dikkat ediyorum. Her projemden sonrakini daha farklı seçmeye çalışıyorum, hem karakter hem imaj olarak. Menajer ekibim ve sektörde düşüncelerine önem verdiğim bir iki büyüğüm ile okuyup üzerine konuşarak karar vermeye özen gösteriyoruz.

Yaşadığın deneyimlerden sonra oyunculukta geldiğin noktayı nasıl değerlendiriyorsun?

Her meslekte olduğu gibi bunun da bir yolculuk olduğunu düşünüyorum, her iş yeni bilgiler ve tecrübeler kattığı için. Bulunduğum noktadan ziyade, daha farklı ve yeni neler çekebilirim acaba diye düşünüyorum zaman zaman. Hele ki yurt dışında çok başarılı projeler izledikçe insan hevesleniyor. Bir sonrakinde bakalım neler  öğreneceğim diye meraklanıyorum.

Ülkemizde sahne sanatlarının artması seni hem bir oyuncu olarak hem de bir balerin olarak, daha özgür hissettiriyor mu? Yoksa oyunculara daha fazla sorumluluk mu yüklüyor? Bu konu da ne düşünüyorsun?

Evet tabii kendi adıma artık daha perform edilebilen sahne eserlerinin artması beni heyecanlandırıyor. Umarım ileride müzikal gibi ya da dans ile ilgili bir film ya da dizinin içinde yer almayı çok isterim.

Dijital çağdayız, ülkemizde de dijital mecralar ve projeler hızla artmaya başladı. Son zamanlarda çok popüler olan dijital platformda yayınlanan diziler hakkında ne düşünüyorsun?

Hepsinin ilk bölümlerini vakit buldukça izlemeye çalışıyorum, umarım Türkiye’de dijital projeler hak ettiği değeri görerek çoğalmaya devam eder. Günümüz şartlarında prime time dizi sürelerinin uzunluğundan dolayı çalışma şartları senaristlerden, ekibe kadar herkesi zorluyor. Dijital projelerdeki sürelerden dolayı ben de çalışmayı çok isterim sonraki işlerimde.

Dijital platformlarda yayınlanan diziler, filmler tv dizilerini ve sinema sektörünü ne ölçüde etkiliyor sence? Her dizi/film başka kitlelere hitap ediyor elbette ama dijital platformların alternatiflerinin çoğalması televizyonda yayınlanan dizilerin ve sinemaların kan kaybetmesine sebep olduğunu düşünüyor musun?

Emin değilim, bence televizyon ve dijital platform izleyicilerinin kitlesi henüz farklı. Özellikle genç nesil için daha kısa ve hızlı bölümlü dizileri izlemek daha keyifli ve ulaşılabilir, daha yaşı büyük kitle için ise alışkın oldukları düzenden devam etmek yani tv karşısında ailecek sohbete eşlik eden diziler izlemek daha kolay geliyor hala bence.

Dijital çağın ve popüler kültürün hayatımıza bir getirisi de sosyal medya oldu. Sosyal medya senin için ne ifade ediyor? Sence sosyal medyayı bu kadar hayatımızın merkezine koymak normal mi?

Benim hayatımın odak noktasında sosyal medya yok, işimin bir parçası olduğu için kullanıyorum gibi hatta. En mutlu ya da en mutsuz olduğum anlarda elime telefon almak aklıma gelmiyor, o yüzden çok aktif olamadığım günler oluyor tabii.

Sosyal medyanın gerçeklikten uzak bir yönü olduğunu düşünüyor musun? Yoksa kullanıcıların kendilerini gösterme, kanıtlama, popüler olma alanı mı olduğunu düşünüyorsun?

Son yıllarda sosyal medyada özellikle popüler olan bazı sayfaların olduğundan daha güzel, daha fit, daha varlıklı ve daha mutlu hayatları yaşadıklarını gösterdikleri bir platforma dönüştü gibi. Bence son zamanlarda gerçekliği yani cilt problemlerini, selülitlerini paylaşan influencer’ların artması bir gelişme. Gençlerin bunlara yavaş yavaş artık inanmıyor olması da bu gelişmenin parçası. Zamanla da bence hem o yaratılan karton hayatlar ve vücutlar azalacak, daha gerçek duygular ve vücutlar ile de sosyal medyada dikkat çekebilen, harika içerikler yaratan kişi ya da sayfalar artacak diye düşünüyor ya da umuyorum.

Bu zamanda, bu dönemde, huzur veren, keyifli, egosuz, en önemlisi de kendiyle barışık genç bir kadın olabilmenin sırrı ne?

Bence insanın kendiyle barışık olma durumu çok önemli bu saydıklarınız için. İnsanın ailesinden başlayan eğitimi ve terbiyesiyle gelen, daha sonra eğitimleriyle birlikte tamamlaması gereken bir süreç sanırım bu. Herkesin kendinde beğenmediği, eksik gördüğü tarafları vardır ama bi yandan da kendine ait sevdiklerini de göz önünde bulundurup o eksik hissettiği tarafları tamamlaması gerekir. Bu; yeni şeyler öğrenerek kendine katmak, fiziksel bir şey ise doğru beslenerek ve spor ile desteklemek olabilir. Öğrenmenin sonu olmadığı gibi bence kendini sevmenin yollarını bulmanın da sonu yok. İnsan kendisiyle barışık olduğunda çevresindeki insanları da olduğu gibi kabul edebiliyor ya da negatif kişi ya da olayları daha rahat tolere edebilmenin yolunu bulabiliyor sanırım. Pointe Stüdyo’yu pandemi ile birlikte online’a taşımamın sebeplerinden biri de aslında Türkiye genelinde tüm kadınlara ulaşabilmek. Evinden çıkmadan istediği saatte bizimle birlikte bale fitness, yoga ve meditasyon yapabilsinler. Uzmanlar tarafından yazılan, sağlıklı beslenme ve psikoloji ile ilgili konuları blogumuzdan okuyabilsinler diye, yani bir tık ile herkes kendine bişeyler katabilsin istediğim için yaptım. Ve bu dizi/set temposuna rağmen geriye kalan tüm vaktimi oraya harcamamın sebebi de bu aslında. Son yıllarda sosyal medyada yaratılan gerçek olmayan bedenlerin ve mutlu hayatların büyüsüne kapılmadan ayakları yere basan kadınlara ben ve ekibim ile yol arkadaşı olabilmek.

Sence yaptığın bir işte çalıştığın süre boyunca enerjini kaybetmemenin formülü ne?

Bence öyle bir formül yok, çok uzun saatler çalışıyor çok az dinlenme günlerimiz oluyor. İnsan işini ne kadar severse sevsin, bacaklarını uzatıp dinlenmeyi arar bence. Ama hem işi sevmek hem de iş disiplinin getirdiği bir his ile ben çalıştığım dönemler çok şikayetçi olan biri değilim. Mutlu bir ekiple çalışınca saatler de su gibi akıp gidiyor zaten. Kendimi çok yorgun ya da bunalmış hissettiğim günler de oluyor ama gün sonunda kendimi mutlu edecek bir yemek ya da istediğim bir şey ile ödüllendirmeye çalışıyorum ve mutlaka o günler daha iyi beslenmeye ya da vitamin takviyeleri alarak içeriden kendimi güçlendirmeye çalışıyorum.   

Stil ve güzellik söz konusu olduğunda asla yapmayacağın şeyler var mı yoksa yeniliklere açık biri misin?

Sanırım asla dediğim bir güzellik ve stil trendi yok, bana ne yakıştığını ne yakışmadığını bilirim ama işimden dolayı beğenmediğim şeyleri giydiğim olabiliyor o sebeple “asla”larım yok. Özel hayatımda ise kendi zevkime uygun giyinmeyi ve o şekilde süslenmeyi tercih ediyorum. Trendleri pek takip etmiyorum.

Cildinin daha güzel görünmesi için neler yapıyorsun? Uyguladığın bakımlar var mı?

Günlük hayatımda güneş kremi ve maskara hariç makyaj uygulamıyorum, sette her gün yoğun makyaj kullanmaktan kaçınıyorum ve mutlaka her akşam yüzümü yıkama yağı ile yıkayarak temizliyorum. Yaz kış güneş kremi ve akşamında temizlik önemli. Cildimin ihtiyaçlarını gözlemleyerek ona göre nem sağlayan ürünleri her gün kullanarak bakım uyguluyorum. Az ama öz, temiz içerikli ürünleri tercih ediyorum. Ayda 1-2 kez derin temizlik ve nem maskesi uygulamaya çalışıyorum.

Yoğun geçen bir günün ardından vücudunu, ruhunu dinlendirmek adına neler yaparsın, nasıl rahatlarsın?

Bu aralar set çıkışı zencefil, tarçın ve limon kaynatıp, onunla birlikte sevdiğim bir müzik listesiyle yatakta basit esneme hareketleri yapmak bana çok iyi geliyor. Eğer daha çok vaktim varsa, cardio bazlı bir bale fitness dersi de yorgunluğumu enerjiye dönüştürdüğü için kendimi mata atıyorum. Takip etmeye özen gösterdiğim birkaç yabancı dizi var, sevdiklerimle onları izleyip sohbet etmek de beni hem mutlu ediyor hem de ruhen dinlendiğimi hissettiriyor.

Boş zamanlarında en çok neler yapmaktan hoşlanırsın?

Sevdiklerimle doğa yürüyüşleri yapmayı, yeni yemek tarifleri denemeyi, spor için vakit ayırmayı tercih ediyorum.

Hayranlarından hakkında duyduğun en şaşırtıcı ve en hoşuna giden söz ne olmuştu?

Tek bir şey aklıma gelmiyor ama genel olarak sonsuz destek ve takipte olmaları, paylaşımlarıma olan ilgileri gerçekten onların varlığından dolayı çok minnet duyuyorum.

Kadın-erkek ilişkilerine nasıl bakıyorsun? Mutlaka olması gereken ve asla olmaması gereken kurallar var mı sence?

Bence saygı, sevgi, hoşgörü ve birbirine yansıtılan huzur, güven hissi bence her ilişkide çok önemli. Sevmek, sevilmek en güzel şey.

Yeni jenerasyon aşkı farklı yaşıyor diyor eskiler. Bu görüşe katılıyor musun, sence neyi kastediyor ya da nasıl farklardan söz ediyorlar?

Herkesin biraz daha görünür olması, her şeyi evlenip boşanmayı bile daha hızlı yaşıyor olmaktan kaynaklanıyor olabilir.

Özgürlüğüne düşkün müsün? Sence ilişkiler bu noktada ne kadar kısıtlayıcı olabiliyor?

Tabii ki, herkesin de hem ilişki hem iş/okul, sosyal çevresinde özgürlüğüne düşkün olması gerektiğini düşünüyorum. Yakın çevremizin isteyerek ya da istemeden sınırlarımızı aştığı anlarda özellikle özgürlüğümüz, birey oluşumuzu savunmamız gerekebilir.

Türkiye dışında yaşamak istediğin başka bir ülke var mı ya da ait olduğunu düşündüğün bir şehir, ülke ya da kültür?

Avrupa’da ve İngiltere’de uzun yıllar geçirdiğim için farklı kültürleri görmüş ve yaşamış bulunduğum için her ne kadar İstanbul’u çok sevsem de tekrar Londra’da bir ayağım olsun isterim.

Son dönemde üzerine çok düşündüğün ve sorguladığın bir konu var mı?

Hepimizin düşündüğü ve sorguladığı gibi ekonominin hali, gidişat ile ilgili kaygılarım var. Haberleri setten dolayı çok izleyemesem de, yoğun çalışsan da etkilenmemek mümkün değil maalesef.

Son olarak kadınlara hangi yönünle ilham olmak istersin?

Genç yaşımdan beri kendi ayaklarımın üzerinde duruyor olmam, öğrenmeyi hiç bırakmadan bildiklerimi paylaşma duygumla insanların hayatına dokunmak isterim.

ALMİLA İLE KISA KISA

-Dinlemekten hiç sıkılmadığın bir şarkı var mı?

Fleetwood Mac-Dreams.

-Kahve mi, çay mı?

Kahve.

-Herhangi bir batıl inancın var mı?

Yok eğer, arada sırada allah korusun diyip kulak çekip tahtaya tıklatması olabilir.

-En sevdiğin film türü?

Sürükleyici, psikolojik dramalar.

-Asla ağzıma sürmem dediğin bir yemek var mı?

Yok, sakatat ile aram pek iyi değil.

-Salata mı makarna mı?

İkisi de diyebilir miyiz. Yoksa iyi bir salata diyim.

-Çantanda her zaman bulundurduğunun 3 şey?

Kolonya, AirPods ve el kremi.

-Kedi insanı mısın yoksa köpek mi?

Köpek.

-En büyük fobin ne?

Yükseklikten pek hoşlanmam ama fobi seviyesinde değiliz, sayılır mı?

Puan verin!

Average rating 3 / 5. Vote count: 1