Kış rehavetini üzerimizden attığımız, mevsimin normale dönmesini beklediğimiz şu günlerde, baharın en sofistike, elegan, glam ve hit parçalarını zarafetin ön plana çıktığı Hazal Filiz Küçükköse ile renkli ve moda şovuna dönüşen bir çekim gerçekleştirdik.
Röportaj: Seray Yazıcıoğlu Ezmiş / Ayşe Çağla Küçük
Fotoğraf: Gökay Çatak
Styling: Ali Arısoy
Makyaj: Hamiyet Akpınar
Saç: Harun Ateş
Styling Asistanı: Gönül Soyçeri
Nasıl bir çocukluk geçirdin, nasıl bir ailede büyüdün?
Çocukluğum babamın mesleği dolayısıyla hep lojmanlarda geçti. O yüzden mahallecilik kavramını yaşayabilmiş şanslı nesildenim. Çok keyifli anılarla dolu, yaşıtlarımla özgürce oynayıp, tadını çıkardığım bir çocukluğum oldu. Kendi düşüncelerimizi ve seçimlerimizi özgürce konuşup, fikir alışverişi yapabildiğimiz bir aile ortamında büyüdüm. Babam ve abim beni ben yapan en önemli noktalarda çok etkili olmuştur.
Çocukluğuna dair hatırladığın en güzel anılar neler?
Çocukluğumun büyük bir kısmı Tokat’ın Turhal ilçesinde geçti. Küçük bir kasaba olduğu için sanatın insanların hayatına dokunabilmesinin çok yakın olmadıgı bir yerdi. İkizimle birlikte 7 yaşımızdan itibaren yıllarca düzenli olarak tiyatro sahnesi kurup , tüm arkadaslarımıza gösteri yaptığımız anlar hiç aklımdan gitmez. Tüm arkadaşlarımız gösteri günlerini beklerdi. Herkes için en büyük, en sosyal ve en sanatsal aktiviteydi. Onları tiyatroyla ilk tanıştıran bizdik diyebilirim.
İkiz olmak benzersiz ve olumlu bir ilişki olarak tanımlanıyor. Seninde bir ikizin var. Fizyolojik olarak aynı ama kişilik olarak ayrı olmak nasıl bir duygu?
İkiz olmak gerçekten benzersiz bir duygu. Olumlu yanlarının fazla olduğu gibi az da olsa olumsuz yanları da olabiliyor. Bir taraftan hayata ilk geldiğin andan itibaren yalnız değilsin. Sonsuza kadar bir arkadaşın var bir yandan da başka bir arkadaşa ihtiyacın olmadığı düşüncesiyle hareket etmek ve herkese ablacılık yapmaya çalışmak da var. Bu kendi içimizde de bir süre sonra buna dönüştü. Birbirimize de ablalık yaptığımız zamanlar oldu. Seçimler yaptık, bakış açılarımız oluştu . Dirençlerimiz ve özgürlüklerimiz… Bu süreçte şekillenen karakterlerimiz birbirinden haliyle farklılaştı. Kendi içinde bazı dengeler oluştu. Birbirimizi tamamladığımız birçok yönümüz var. Çünkü o benim diğer yarım.
Tam da şu günlerde, aklından en çok neler geçiyor?
Garip bir oyunun içindeymişiz gibi geliyor aklıma bazen. 80’ler kuşağı olarak birçok önemli olaya şahit olduk şimdi de pandemi. 🙂 Belki çok şanslı belki de çok şanssız… İlerleyen zamanlarda anlayacağız pek tabii bu tecrübelerin bize neler katabildiğini. Şartlara ve olaylara bir şekilde uyumlanıyoruz . Daha ne kadar, ne yaşanacak merak ediyordum. Mesela yanımıza bir gün ansızın uzaylılar gelebilecek mi? 🙂
Biri “mutlu musun?” diye sorduğu an, insanın içine birkaç saniye bir şüphe düşüyor, eksikleri gözden geçiriyorsun sanki… Ben sana şu an “mutlu musun?” diye sorsam ne dersin?
Aslında mutluluk tamamen hayata bakış açınla doğru orantılı. Olumlu tarafları görebiliyorsan mutlu, olumsuz taraflarını görüyorsan mutsuz. Hormonlar çok etkili. 🙂 O yüzden dönem dönem değişken ama genelde mutlu. Şükürler olsun. 🙂
Hayatla nasıl bir anlaşman var? Mesela, sen istersin ve hayat sana verir mi, sen hedefini koyar, o yolda çok çalışır ve kavuşur musun?
Hedeflerimi belirler ve yola çıkarım. Onunla ilgili elimden geleninin en iyisini yapmaya çalışırım. Ben ilahi sisteme çok inanıyorum. Ne ekersen onu biçersin hayatta.
Kalite, maddiyattan bağımsız olarak, hayatımızın tüm alanlarında artık yakalanması zor bir kavram oldu. Kaliteli insanlar bulamıyor, kaliteli yiyecekler yiyemiyor, kaliteli uyku uyuyamıyor, kaliteli zaman geçiremiyoruz. Sen hayatına kalite katmak adına neler yapmaya çabalıyorsun?
Benim kaliteli hayattan anladığım; onun tamamen saf ve gerçek duygulardan oluşması. Hileden, yalandan, dedikodudan uzak olması. Ben hayatımda adalet, vicdan ve merhametin olduğu sistemi benimsemiş biri olarak tüm kavramlara bakış açım da bu şekilde. Bunu da hayatımın her alanında arıyorum.
Hayatının sonuna dek oyunculuk yapmak mı planın yoksa kendine koyduğun başka hedeflerin var mı?
Oyunculuk çocukluğumdan itibaren hedeflerimin arasındaydı. Doğru proje olduğunu hissettiğimde içinde olup, hakkını vermeye ve elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. İlerleyen dönemlerde kendi filmimi çekebileceğim ve kendi hikayemi yazdığım bir film yapmayı çok istiyorum. Bununla ilgili planlarım var. O bir tarafta doğru zaman olduğunu hissettiğimde harekete geçebilecek bir noktada duruyor. Son zamanlarda pandemiyle birlikte kendi içime döndüm. Psikolojiyle ilgilendim. Kendimi geliştirmek için ilgili kitaplar okudum. Spiritüel konularla zaten ilgileniyordum, daha çok içinde buldum kendimi. Bambaşka yönden ilgimi çeken bir konu ise ekonomi oldu. Pandeminin hayatımıza girmesiyle başlayan bir süreçti ve halen devam ediyor. Şu sıralar radarımda kripto paralar ve borsa var. Yatırımlar yapıyorum ve birikimlerimi değerlendiriyorum.
Ünlü olmak, rol yapmak, magazin, dergi çekimleri… İçinde bulunduğun dünyanın, hayatın doğallığına ters düşen yerleri olduğunu hissettiğin oluyor mu? Hayatı içinden geldiği gibi yaşayabiliyor musun?
Andy Warhol seneler öncesi bugünü görerek zaten anlatmış her şeyi bir cümle ile; “Herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacak…” Sosyal medya nedeniyle ünlü, ünsüz herkes herkesin zaten bir bakıma hayatını kısıtlıyor.
Senin için mesleğinin en büyülü yönü ne?
Hayatın içinden o kadar gerçek bir an ki. O anları hissetmek tek bir hayatta bambaşka hayatları tecrübe etmek gibi geliyor. Empati yeteneğini fazlasıyla geliştirmiş oluyor. Bu benim de karakterimin mihenk taşlarını oluşturan önemli duygularından. O yüzden kendimi bulduğum bir nokta oyunculuk.
Hem oyunculuk hem de hayatınla ilgili kendini geliştirmek için neler yapıyorsun?
Kişisel gelişime biraz ağırlık verdim. Psikoloji ile ilgileniyorum. O tarz kitaplar okuyorum.
Pandemi sonrası Los Angeles’a gitmeyi planlıyorum. Bazı workshop’lara katılmak için.
Son bir kaç yıldır dönem dizileri çok popüler ve çok alternatifleri yapılıyor. Sence dönem dizilerinin bu kadar sevilmesinin sebebi ne?
Dönem dizileri izleyicilere gerçek tarihi olayları bireylerin düşünce, duygu ve eylem dünyalarına girerek aktarmaya çalışıyor. O dönemi yaşatıyor. Herkesin kitaplarda okuduğu dönemleri hatırlatıyor.
Dijital yayınlarda birçok dizi projesi oluyor. Senin bu platforma yaklaşımın nasıl? Hangi dizileri/filmleri takip ediyorsun?
Farklı karakterler canlandırmayı sevdiğim gibi farklı projeler ve farklı platformlarda da olmak isterim. Bir ön yargım yok. İyi proje nerede ise orada olmak isterim. Netflix, Blue TV, Amazon Prime takip ettiğim dijital mecralardan bazıları. Özellikle İngiliz dizilerini seviyorum.
Modayla aran nasıl, trendleri takip eder misin; yoksa tarz, stil, giyinme konusunda bildiğini okuyanlardan mısın?
Trendleri takip ediyorum. Ama trende göre giyinmiyorum. Kendimi rahat hissettiğim kıyafetleri tercih ediyorum.
Güzellik rutininde olmazsa olmazlar neler?
Kesinlikle temiz bir ciltle uyumak. Akşam hangi şartlarda olursa olsun cildimi temizlemeden uyumam. Onun dışında haftada 2-3 kez nemlendirici serumu kullanıyorum. 3 ayda 1 kez de profesyonel cilt temizliği bakımı yaptırırım.
Sağlıklı beslenme, spor gibi alışkanlıkların var mı?
Kendi bedenimi tanıdığım andan itibaren dengeli besleniyorum. Dengeli derken kendi dengemden bahsediyorum. Genel geçer bilgileri hepimiz biliyoruz. Ancak her bedenin kendine özel bir sistemi var aslında. Ben bunu çözdüm. Uzun süredir de bunu uygulayarak, hem sağlığımı, hem kilomu koruyabiliyorum. Spora gelecek olursak çocukluğumdan itibaren hayatımda hep spor vardı. Ama dönem dönem şımarıklık yapabiliyor ve bırakabiliyorum. Bedenimi dinlemeyi tercih ediyorum.
Senin tecrübelerini göz önüne alırsan, başarı sana göre ne ile ilişkili görünüyor?
İstikrarın ve disiplinin kendi hayatımda önemli noktalar olduğunu düşünüyorum. Bir de hayat motivasyonu. 🙂
Hayata bakış açını değiştiren bir kitap, bir film ya da kişi oldu mu?
Okuduğum tüm kitaplar, kişisel gelişim adına olduğu için bana fayda sağladığını düşündüklerim. Hatta uzun zamandır da dinlemeyi tercih ediyorum. Dijital çağın nimetlerinden fazlasıyla yararlanıyorum. Dolayısıyla tek bir kitabın etkisi var diyemem. Hepsinden biraz bir şeyler katıyorum hayatıma. Filmlere ise daha çok oyunculuk , senaryo ve teknik anlamda dikkat ediyorum. İnceleyerek seyretmeyi sevdiğim için mesleğime katkıları çok büyük oluyor.
Aşk seni besliyor mu? Yoksa aşk hayatına girince tüm dengelerin şaşıyor mu?
İnsanın doğaya, hayvana, mesleğine, insana olan aşkı herkesi nasıl besliyorsa beni de besliyor. Bazen tabii bu duygular herkese olduğu gibi benim de dengemi değiştirebiliyor diyebilirim.