Show Tv’de yayınlanmaya başlayacak Kızılcık Şerbeti dizisiyle ekranlara geri dönen Sıla Türkoğlu ile İstanbul sokaklarında çok keyifli bir çekim gerçekleştirdik. Sete geldiği ilk andan itibaren pozitif ve uyumlu tavırlarıyla kendine hayran bırakan Sıla’nın röportajına göz atmadan geçmeyin.
Röportaj: Ayşe Çağla Küçük / Seray Yazıcıoğlu Ezmiş
Fotoğraf: Onur Demirdağ
Styling: Cest La Vie
Makyaj: Banu Aksungur
Saç: Görkem Gürer
Yaşadığın deneyimlerden sonra oyunculukta geldiğin noktayı nasıl değerlendiriyorsun?
Oyunculuk, başlangıcı olan fakat sonu olmayan bir yol bence. Her oynadığım karakter aslında bir başlangıç. Bu yolda ilerlerken ne kadar bilgiyi, tecrübeyi, çıkardığın dersi cebine koyarsan o kadar başarılı oluyorsun. Ben de oynadığım her karakterden bir şeyler öğrenerek ilerlemeye çalışıyorum. Yolun daha çok başındayım. Geldiğim nokta diyemem ama şu an daha dolu bir yerdeyim diyebilirim.
Oyunculuğun sana kattıkları arasında en memnun olduğun, ‘Oyuncu olmasaydım bu bakış açısına başka türlü kavuşamazdım’ dediğin farkındalıklar var mı?
Hayatın nasıl yaşanacağını öğrendim bi kere. Oynadığımız her karakterde farklı hayatlarla karşılaştığımız için empati duygumuz da gelişiyor. Kenarda durup izlemeden, farkındalığımı arttırarak daha bilinçli bir birey olmamı sağladı diyebilirim.
Maalesef çok yorucu ve çok uzun çalışma saatleri gerektiren bir iş yapıyorsunuz. Mental olarak yoruluyor musun? Yorucu bir set gününün ardından nasıl rahatlatıyorsun kendini?
Elbette mental olarak yorulduğum günler oluyor. Gün içinde zaten çok fazla insanla muhattap oluyorsunuz haliyle özel alanınıza çekildiğinizde daha kendinizle kalmak istiyorsunuz. yalnız kalıp kendime kulak vermek beni rahatlatıyor.
Ünlü olmak, rol yapmak, magazin, dergi çekimleri… İçinde bulunduğun dünyanın, hayatın doğallığına ters düşen yerleri olduğunu hissettiğin oluyor mu? Hayatı içinden geldiği gibi, doğal haliyle yaşayabiliyor musun?
O dünya çok kusursuz, hata payın yok. Bambaşka bir ütopya. O yüzden doğallığa elbette ters düşen noktaları oluyor. Benim hayatımın kendi içinde bir dengesi var. Olduğum gibi birisiyim. Herkesin doğalı kendine has bence. Sizin doğrularınız başkasına yanlış veya fazla gelebilir. Ben hayatı tadında ve istediğim gibi yaşayan birisiyim.
Oynarken bir başkası oluyorsun, sonra Sıla’ya geri dönüyorsun. Bocaladığın anlar oluyor mu? Duygusal veya fiziksel olarak zorlu sahneleri oynamak için dayanıklılığı nerede buluyorsun?
İlk işimi hatırlıyorum sette sahne aralarında bile rolden çıkmamaya çalışırdım. İşi öğrendikçe sanırım o bocalama durumun azalıyor. Ben kamera karşısında zoru seviyorum. Kendi potansiyelimi ne kadar zorlayabilirim, seviyeyi nasıl yükseltebilirim diye düşünmek beni işime karşı daha diri tutuyor.Dayanıklılığım da burdan geliyor.
Şu anda ya da gelecek yıllarda, bir oyuncu olarak en çok hangi özelliğinle methediliyor olmak hoşuna gider?
Kesinlikle iyi bir oyuncu olmanın yanında hayata karşı duruş derdim.
Dijital çağın ve popüler kültürün hayatımıza bir getirisi de sosyal medya oldu. Sosyal medya senin için ne ifade ediyor? Sence sosyal medyayı bu kadar hayatımızın merkezine koymak normal mi?
Sosyal medya “en”lerin dünyası. İnsanlar en iyi hallerini, en iyi yemekleri, en iyi gittikleri yerleri paylaşıyor. Gerçeklikten çok uzak ama ben işimin yanı sıra normal hayatımı da “en”siz paylaşmaya gayret ediyorum.Sosyal medya hayatımın merkezinde diyemem fakat yeni bi çağdayız ister istemez ayak uydurduğumuz noktalar oluyor. Hayatının merkezine koyana da saygım var. Herkesin kendi hayatı. 🙂
Senin inanılmaz bir hayran kitlen var. Seni anbean takip eden ve her daim aktifler. Bunu neye bağlıyorsun?
Bence bu sorunun net cevabı samimiyet ve duruş.Yansıttığım ve olduğum Sıla hep aynıydı. Bu da onlarda daha güçlü bir bağ kurmama vesile olmuş olabilir.
Şu an sana hangi platform daha yakın ve efektif geliyor? Dijital platformlar mı, televizyon mu, sinema mı?
Aslına bakarsanız yaptığımız iş hepsinde aynı iş ama tabi ki dijital daha efektif ve daha yakın.
Dijital platformlarda yayınlanan diziler, filmler tv dizilerini ve sinema sektörünü ne ölçüde etkiliyor sence? Her dizi/film başka kitlelere hitap ediyor elbette ama dijital platformların alternatiflerinin çoğalması televizyonda yayınlanan dizilerin ve sinemaların kan kaybetmesine sebep olduğunu düşünüyor musun?
Her gün hepimiz zamanla yarışıyoruz. Gündelik streslerimiz de cabası. Hal böyle olunca televizyona 2 saat zaman ayırmaktansa dijitalde daha kısa,daha öz içerikleri tercih edebiliyoruz. Ya da tv işi izliyorsak Youtube’dan izlemeyi tercih ediyoruz. Ama yine de tv de total bir izleyici olduğunu düşünürsek bariz bir kayıp yaşandığını zannetmiyorum. Tüm bunların yanında sinema kültürümüz gitgide köreliyormuş gibi geliyor bana.
Kızılcık Şerbeti dizisiyle seni yeni sezonda ekranda izleyeceğiz. Bize biraz diziden ve oynadığın karekterden bahseder misin?
Hayata bakış açıları farklı olan iki ailenin çocuklarının mutluluğu için bir araya gelmesi ve beraberinde getirdiği çatışmaları ele alıyor. Doğa 20li yaşlarında . O yaşlarda her şey daha olabilitesi yüksek görünür ya, Doğa içinde öyle oluyor ve Fatih’le birlikte aslında yaşanabilecek olayları öngöremeden iki aileyi bir araya getiriyor ve sonra olaylar başlıyor. Vermek istediğimiz mesajlar izleyiciye ulaşırsa bence çok güzel bir iş. Bakalım ,heyecanımız çok. 🙂
Günlük diziden haftalık yayınlanacak bir diziye geçtin. Nasıl geçiyor set? Alışmış olduğun tempodan farklı mı?
Hani küçük sularda yoğun bir antrenman yapıp büyük sularda rahat yüzersiniz ya bende şu an böyle çalışıyor olmanın keyfini çıkarıyorum.
Son dönemde üzerine çok düşündüğün ve sorguladığın bir konu var mı?
Bir çok şey var aslında. Sosyoloji, insan psikolojisi, bilinç, ahlak ve hayat amacımızla ilgili çok düşünüyorum. Çünkü mesleğimde de çok işime yarayabileceğini görüyorum. Sorgulama ve merak hali çok hoşuma gidiyor.
Hayatını tamamen değiştirme şansı verilse neyi değiştirirdin daha doğrusu değiştirmek istediğin bir şey olur mu?
Kendini tanımak, hayat dediğimiz şeyin özü aslında. Kendini tanımaya ne kadar açık olursan hayatın sana sunduklarını o kadar anlamlı bulursun. Belki bu soruyu bi kaç sene önce cevaplasaydım cevabım farklı olurdu. Fakat şu an her şeyin bir anlamı olduğunu farkettikçe böyle bir şeye gerek duymuyorum.
Hangi his seni yuvanda hissettirir. Bir yere ait olduğunu hissettiğinde nasıl bir ruh halinde oluyorsun?
Yargılanmadığım, değiştirilmediğim, bütün saf halimle olabildiğim yer neresi olursa olsun beni yuvamda hissettirir.
Çağımızın aşkları, arkadaşlıkları kısacası ilişkileri hakkında ne düşünüyorsun?
Kendimize ayna tutmuyoruz hiç. Hep karşı taraftan bir beklentiye giriyoruz.Kimse söylemek istediğini net bi şekilde söylemiyor. Biraz menfaat ağırlıklı artık ilişkiler ama ben öyle yaşamıyorum.O yüzden aşkta da arkadaşlıkta da öyle bir şey sezdiğim anda hayatımdan silip atabiliyorum.
Herkesin aşkı yaşama ve tanımlama şekli birbirinden farklı. Senin ‘aşk’ tanımında mutlaka olması gereken ve asla olmaması gereken şey ne?
Aşk insanı kendine karşı bile ayaklandıran bi durum. Aşk cesaret gerektiren bi duygu. O yüzden sınır tanımaz, mantık aramaz. O yüzden aşkta mantık kavramı benim tanımımdan çok uzakta bi yerde.
Paralel evrende bir tane daha Sıla Türkoğlu olsa, sence ne işle uğraşıyor, nasıl bir hayat sürüyor olurdu?
Kesin haksızlığa ve adaletsizliğe karşı gelen çetin ceviz bir avukattım ben. :))
Mutlaka gerçekleştirmeyi dilediğin bir planın ya da hayalin var mı?
Sanat okuluyla ilgili zaten bir hayalim var her yerde söylüyorum bir de bi kurumun iyi niyet elçisi olmak gibi bir hayalim de söz konusu.
Seni hayatta dengede tutan şeyler neler? Bir başka deyişle, hayatının merkezine koyduğun neler var?
Kendime ve sevdiklerime verdiğim değer beni çoğu konuda dengede tutuyor. Dolayısıyla bana ve sevdiklerime yapılmasını istemediğim bir durumla karşılaştığımda vermem gereken tepki çok net oluyor. Yani hayatımın merkezinde sevgi var diyebiliriz.
20’li yaşların başında ve ayakları yere sağlam basan bir genç kadın olarak aslında kim olduğuna ve hayattaki amacının ne olduğuna dair fikirlerinin daha net olduğunu söyleyebilir misin?
Elbette. Kendimi keşfetme yolculuğundaki deneyimlerim şu an beni daha net ne istediğini bilen ve kararlar alabilen bir birey haline getirdi.
Biri ‘mutlu musun?’ diye sorduğu an, insanın içine birkaç saniye bir şüphe düşüyor, eksikler gözden geçiriliyor sanki… Ben sana şu an ‘mutlu musun?’ diye sorsam…
İstediğim gibi bir hayat sürdürebildiğim için, sağlığım yerinde olduğu için, ailem sevdiklerim her zaman yanımda olduğu için mutluyum.
Hangi konuda sonsuza kadar ‘tembellik hakkının’ olmasını isterdin?
Zorunda kaldığımız uzak akraba ziyaretleri. 🙂
Arkadaş grubunuzun en çok ‘hadi eğlenelim!’ diye arananı mısın, yoksa ‘hadi dertleşelim!’ mi?
Arkadaşlarım beni dertleşmek için de arasa zaten sonunu eğlenmeye bağlayabiliyorum. O yüzden galiba iki kategoriye de giriyorum. :))
Bundan sonra hiç kıyafet almayacak olsan; ancak tarzına hayran olduğun biri tüm kıyafetlerini sana verecek olsa kimin adını söylerdin?
Hailey Bieber.
Spor, sağlıklı beslenme, cilt bakımı rutinleri… Bunlar senin için ne ifade ediyor?
Spor başlaması zor fakat bırakması daha da zor bir şey. Spor yaptığımda daha mutlu oluyorum o yüzden seviyorum. Yemek yemeyi çook çok seviyorum. Zor olsa da bu aralar daha temiz beslenmeyi deniyorum. Makyajla pek aram olmadığı için ona harcayacağım. vakti ve paramı cilt bakımına harcıyorum diyebilirim. Deneye deneye kendime uygun temiz içerikli az ve öz ürünle bir rutin oluşturdum.
‘Onsuz asla’ dediğin bir güzellik rutinin var mı? Cildin için neler yapıyorsun?
Bol nemlendirme ve güneş kremini eksik etmiyorum. Bol su içmeye gayret ediyorum.
Son olarak, oyunculukla alakalı gönlünde yatan en büyük hayalin nedir?
Dahil olduğu proje her ne olursa olsun, müzikal olabilir, sinema olabilir. Onu markalaştırabilecek potansiyele, bilgiye ve donanıma sahip olan bir oyuncu olmak.
SILA İLE KISA KISA
-Dinlemekten hiç sıkılmadığın bir şarkı var mı?
Şarkı değil ama Genco Erkal’ın “Nazım Hikmet Orotoryosu”nu dinlemekten asla sıkılmam.
-Kahve mi, çay mı?
Kahve.
-Herhangi bir batıl inancın var mı?
Batıl inanç gibi olmasa da standart alışkanlıklarım var.
-En sevdiğin film türü?
Türü farketmeksizin derdi olan ve ders çıkarabileceğim, her türlü filmi izlemeyi severim.
-Asla ağzıma sürmem dediğin bir yemek var mı?
Asla yemem demiyorum ama enginarı tercih etmem.
-Salata mı makarna mı?
Hamburger. 🙂
-Çantanda her zaman bulundurduğunun 3 şey?
Kolonya, lip balm, parfüm.
-Kedi insanı mısın yoksa köpek mi?
Köpek.
-En büyük fobin ne?
Böcek.