Genel Ünlüler

Işıltılı ve Görkemli: Bige Önal

1
(1)

Röportaj: Ayşe Çağla Küçük / Seray Yazıcıoğlu Ezmiş
Fotoğraf: Gökay Çatak
Styling: Ali Arısoy
Makyaj: Selen Karabulut
Saç: Bahar Gökyıldız
Mekan: Pera Palace Hotel

Genç yaşta ünlü olmak pek kolay olmamalı. Yaşının insanı olabildiğini ve yaşının özgürlüğünü yaşayabildiğini düşünüyor musun?

Ben yaşımın hakkını verdiğimi düşünüyorum, her yaşın güzelliklerini/zorluklarını yaşadım. ‘’Ünlü olmak’’ benim için bir etiket olmadı.

Bugünkü sen olmanda etkisi çok büyük olan çocukluk yıllarını hatırlıyor musun? Nasıl bir çocukluk geçirdin?

En çok onları hatırlıyorum. Çok mutlu ve dolu dolu bir çocukluk geçirdim. Zaten nostaljik bir insanım dolayısıyla çocukluğum benim için çok özel.

Son dönemde çok daha popülersin, bu popülerlik hayatında neler değiştirdi? Şöhret senin için ne ifade ediyor?

Ben bu mesleğe başlayalı 14 sene oldu. O zaman ne idi ise şimdi de aynı anlamı ifade ediyor benim için. Mesleğimin kapsadığı kavramlardan biri sadece. Anne ve babamın şöhret karşısında sergiledikleri tutumu doğrudan hayatıma entegre ettim sanırım. 

Şu anda hayatında nasıl bir dönemdesin?

Pandemi beni olduğumdan da üretken bir döneme soktu. Karantinadayken de bu böyle oldu, seramiklerim yazdıklarım.. Şimdi de oldukça üretken ve iyi hissettiğim bir dönemden geçiyorum. 

Hayatınla ilgili karar verirken cesur musun? 

Büyük kararlar alırken çok kararsız kalabiliyorum. Ama gerçekten bana iyi geleceğine inandığım bir şeye karar verdiysem artık dönüşü olmuyor. Bu cesaret mi bilmiyorum. 🙂

Mesleğini bir kenara bırakırsak, özel hayatında Bige nasıl biri ve neler yapar? Mesela bize bir gününü nasıl geçirdiğini anlatabilir misin?

Aslında sosyal biriyimdir ama aynı zamanda evime de çok düşkünüm. Yakınlarımla güzel bir öğle veya akşam yemeği beni dünyanın en mutlu insanı yapabilir. Ama eğer evdeysem seramik yapıyorum çokça, kitap okuyorum, dizi/film izlemeyi seviyorum, yemek yapmayı seviyorum. Köpeğimle yürüyüş yapıyorum. 

Genel olarak karakterini nasıl özetlersin? Güçlü ve zayıf yanların neler?

Sevdiklerime karşı zayıfım sanırım, elimden gelen bütün fedakarlıkları yapmaya çalışırım. Haksızlığa karşı kesinlikle bir zaafım var. Etrafımda tanısam da tanımasam da böyle bir durumla karşılaştığımda ‘dur’um yok. 

Kendine dair yıkmak istediğin bir önyargı var mı? Bireysel sınırların olarak tanımlayabileceğin, asla taviz vermeyeceğin karakteristik özelliklerin var mı?

Hayatta en dikkat ettiğim şeylerden biri önyargılı olmak. Elimden geldiğince, önyargılı olmamak adına çaba sarfediyorum. Önyargı karşınızdaki bireyle, durumla ilgili dengenizi baştan bozuyor. Bunu sağlıklı bulmuyorum. Asla taviz vermeyeceğim şey bir önceki soruda da bahsettiğim ‘haksızlık’ karşısındaki tutumum olur sanırım.

Bir oyuncu için her yeni karakter yeni bir yolculuk demek. Oynadığın karakterlerin her biri eminiz ki sana bir şeyler katıyordur. Hayata başka bir karakterin açısından bakmak sana neler kazandırıyor?

Hem de nasıl! Mesleğimi bu yüzden de çok seviyorum. Hayatıma giren her karakter bana bir kitap gibi yeni bir dünya açıyor. O dünyaya dahil olma süreci çok keyifli ve heyecan verici. Dahası çok da eğlenceli! Her dünya başka bir bakış açısı, ve empati demek!

Bir başkadır çok konuşuldu. Aslına diğer dizilere filmlere nazaran konusu da bambaşka. Senaryo sana ilk geldiğinde ne hissettin? Neyden çok etkilendin? 

O kadar heyecanlandım ki, bunu sözlerle nasıl anlatabileceğimi bilmiyorum. Sanırım daha önce hiç bu kadar heyecanlanmamıştım bir iş ve karakter karşısında. Bu kadar yakından tanıdığımız ama bugüne kadar bu bakış açısıyla anlatılmadığına inandığım için çok etkilendim.

Bir toplumda sosyolojik, kültürel etkenler çok önemli. Bir başkadır dizisinde siz bu etkilere, olaylara başka bir açıdan bakıyorsunuz. İzleyiciler de ikiye bölünmüş durumda, ya çok sevildi ya hiç sevilmedi. Sen bunu neye bağlıyorsun? 

Bunu çok doğal buluyorum. Beklediğim bir şeydi. Özellikle bu ülkede ama aslında tüm dünyada toplumlardaki farklı kültür gruplarının birlikte yaşarken neler yaşadığını biliyoruz. Bu kadar etki etmesinin de sebebinin tam olarak bu ‘tanıdık’ hisle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Farklı fikirlerin olması müthiş bir şey, yapmak istediğimizi doğru yaptığımızın göstergesi bana göre.

Her insan eşit hukuki, sosyal haklara sahip aslında din, dil ve ırk ayrımı olmadan. Fakat belli bir kesimin toplumdan ayrışma sebebi ne sence? Alt sınıf, üst sınıf sınırlaması gerçekten bu kadar önemli mi? 

Birçok kavram insanların birbirlerini eşit görmemesine yol açıyor. Toplumda birileri kendilerini birilerinden üstün gördüğü anda problem başlıyor. Veya tam tersi. Bana kalırsa sınıflar değil bir tek, hiçbir etiketin önemi yok. Hepimiz sadece insanız. Böyle bakabilsek, her şey daha güzel olacak.

Diğer çok konuşulan işin ise Sen Çal Kapımı. Büyük kitleler tarafından takip ediliyor ve çok sevildi. Ekip işi olmasının yanında sence neydi bu kadar sevilmesinin sebebi? 

Ekip ruhunun kesinlikle büyük etkisi var. Karantinadan çıktıktan sonra insanlara iyi gelecek bir işin parçası olmak hepimizi heyecanlandırdı ve motive etti. Güzel bir ekip olduk, bu da ekrana yansıdı.

Diziyi izlerken “Bu ekip çekimlerde çok eğleniyordur ya.” diyoruz sanki. O enerji ekrana yansıyor kesinlikle. Gerçekten de öyle mi? Nasıl geçiyor set, çekimler? 

Evet, bazen gülme krizlerine giriyoruz. Güzel vakit geçirdiğimiz bir setimiz var.

Maalesef çok yorucu ve çok uzun çalışma saatleri gerektiren bir iş yapıyorsunuz. Mental olarak yoruluyor musun? Yorucu bir set gününün ardından nasıl rahatlatıyorsun kendini? 

Tabii ki hem fiziksel hem mental olarak yoruluyoruz ama biz bu mesleği bütün koşullarını bilerek yapıyoruz. Özel bir şey yapmıyorum aslında, evde olmak bile yeterince dinlendiriyor beni.

Tiyatro, sinema filmi ve televizyon üçünün de senin için en güzel yanları neler?

Açıkçası hiçbirini ayırmak istemem. Her birinde yeni bir karakterle yola çıkmak işin en güzel tarafı zaten. Ama tiyatroda, seyirci ile birebir karşı karşıya olmanın, anın heyecanı bana çok iyi geliyor. 

Son zamanlarda izlediğin yerli/yabacı dizi, tiyatro ya da filmlerde “keşke ben oynasaydım!” dediğin; seni çok etkileyen bir karakter var mı?

Hand Maid’s Tail geldi ilk aklıma. Kadının gücünün bu kadar iyi anlatıldığı bir işin içinde yer almak isterdim.

Hem de distopyalara olan aşkımdan dolayı hem de gerçekten müthiş bir dünya, müthiş karakterler. 

Karantina günlerinde, herkes boş vaktini nasıl harcayacağına dair türlü türlü kişisel gelişim yöntemlerine başvurdu. Sen bu dönemi nasıl değerlendirdin/değerlendiriyorsun?

Ben seramik yaptım. İtalyancamı geliştirmeye çalıştım. Yukarda da dediğim gibi oldukça üretken bir dönem geçirdim.

Peki bu süreçte edindiğin yeni alışkanlıklar ve değiştiğini hissettiğin noktalar var mı? Oyunculuk dışında kendini geliştirmekte olduğun başka bir tutkun var mı mesela?

Sanırım sadece yemek konusunda geliştim. 🙂 Seramik geliştirmeye çalıştığım bir tutkum ama.

Bugüne dek; gerçekleşmesi için hayaller kurduğun, çok çaba sarf ettiğin; ancak gerçek olduğu an, beklediğin etkiyi yaratmayan bir arzun oldu mu?

Hımmm. Sanırım olmadı. Hep gerçekten de hayalini kurduğum kadar güzel oldu.

Birini gördüğün anda yani ilk bakışta, o kişinin nasıl biri olduğuna hangi kriterlere göre karar veriyorsun?

Karar vermemeye çalışıyorum. O insana şans vermeden yargılamak doğru gelmiyor.

Peki, yeni tanıştığın biri sizin için ilişkiye 100 puanla mı başlar; yoksa sıfırla mı? Sana göre ikili ilişkilerde; zamanla kredi tüketmek mi yoksa puan toplamak mı daha cazip?

0’dan başlar. Ne pozitif ne negatif. Bunu bir puan sistemi gibi düşünmemiştim aslında ama mutlaka nötr olmaya çalışırım bir insanla tanıştığımda. 

Ünlü olmak, rol yapmak, magazin, dergi çekimleri… İçinde bulunduğun dünyanın, hayatın doğallığına ters düşen yerleri olduğunu hissettiğin oluyor mu? Hayatı içinden geldiği gibi, doğal haliyle yaşayabiliyor musun?

Evet zaman zaman oluyor. Ama ben kendi dünyama çekildiğim zaman, içimden geldiği ve doğal haliyle nasıl yaşayacağımı biliyorum ve bu konuda sıkıntı çekmiyorum.

Senin için en basit mutluluk formülü nedir?

İç huzuru. 

Aras Bulut İynemli ile uzun süredir gözden uzak, yani magazinden uzak bir ilişki yaşıyorsunuz. İki tanınan insan bir ilişki yaşadığında bir haber değeri olduğu için bu sürekli basında karşımıza çıkıyor. Özellikle mi böyle bir duruş sergiliyorsunuz? İlişkinizi korumak amaçlı neler yapıyorsunuz? 

Elimizden geldiğince ilişkimizle değil bireysel kariyerlerimizle anılmaya çalışıyoruz. Özel hayatımızı kendimize saklamaya çalışıyoruz.

 

Her ikinizde oyuncusunuz, bazı çiftler bunun avantaj bazıları ise dezavantaj olduğunu savunuyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Oyunculuk konusunda birbirinizi nasıl besliyorsunuz? 

Biz bunu avantaj olarak görüyoruz. İkimizde bir karakteri oluştururken birbirimizin fikirlerini mutlaka alıyoruz. Bizim için güzel bir alışveriş oluyor.

Nasıl vakit geçiriyorsunuz? Birlikte yapmaktan en çok keyif aldığınız aktivite ne?

Yeni yerler görmeyi çok seviyoruz. Köpeğimiz var, bu aralar onunla çok vakit geçiriyoruz. Birlikte bir şeyler izlemeyi seviyoruz.

Bugüne dek içinde bulunmaktan, yapmaktan, bir parçası olmaktan en çok gurur duyduğun durum/şey/proje neydi?

Bugüne kadar içinde bulunduğum projeleri ve oynadığım rolleri hep çok sevdim, bir ayrım yapamam.

Kendini geliştirmek adına olduğun bir baş ucu kitabı var mı?

Görme Biçimleri – John Berger & Gösteri Toplumu – Guy Debord.

Çekimlerden sonra ağır makyaj altındaki cildini rahatlatmak ve günün yorgunluğunu atmak için neler yapıyorsun? Günlük hayatta doğallıktan yana mısın yoksa az da olsa makyaj yapmak kendini iyi hissettiriyor mu?

Doğal hayatımda tek kullandığım makyaj ürünü rimel sanırım. Bir de kaş sabitleyicisi kullanıyorum. Cildimi iyice temizliyorum, ve nemlendiriyorum onun dışında pek bir şey yapmıyorum.

Peki yoğun set programları arasında beslenmene dikkat edebiliyor musun? Düzenli olarak spor yapmak için kendine vakit ayırabiliyor musun?

Beslenmeme elimden geldiğince dikkat ediyorum. Zaman zaman bozuluyor ama genel anlamda dengeli beslendiğimi söyleyebilirim. Yani her şeyi yiyorum, bunu dengeli yapıyorum ve bana iyi geliyor bence. Özellikle çalışırken hiç spor yapamıyorum. Ama köpeğimi dolaştırırken günde 1 ya da 2 kez yürümüş oluyorum.

Günümüz şartlarında estetik müdahaleler artsa da doğal güzellik yükselişte. Sence doğallık ve güzellik arasında nasıl bir bağlantı var?

Doğrudan. Benim için doğal olan güzel. Tüm kusurlarıyla doğal olanı tercih ederim.

Son olarak; gelecek sana nasıl bir his uyandırıyor?

Umutluyum. Umudumu kaybetmemeye çalışıyorum.

Puan verin!

Average rating 1 / 5. Vote count: 1