Genel Ünlüler

İdris Nebi Taşkan: Kaçış

0
(0)

Röportaj: Seray Yazıcıoğlu Ezmiş – Ayşe Çağla Küçük
Yazan ve Yöneten: Yadel Uzun
Fotoğraf: Fırat Meriç
Yapım: Life Production
Saç Tasarımcısı: Hasan Özaltın
Makyaj: Ülkü Doğan
Genel Asistan: Kübra Bayrambey

Televizyon ekranlarından beğeniyle takip ettiğimiz genç oyuncu İdris Nebi Taşkan güncel sanatçı Yadel Uzun’un ‘’Kaçış’’ adlı projesi için kamera karşısına geçti. Etkileyici bir videonun çarpıcı fotoğraflarıyla karşımıza çıkan İdris Nebi Taşkan projeyi oluşturan  ‘’Kaçış’’  fikrini senaryodan şu sözlerle özetliyor: “Kaçış, aslında hepimizin hayat yolculuğunda mücadele ettiği, zaman zaman çok zorlandığı hatta büyük savaşlar verdiği  şeyi bize hatırlatıyor.  ‘Kendimizi… ’Kaçış, hepimizden bir parça taşıyor. Acının da öfkenin de bize ait olduğunu onunla yüzleşecek cesareti bulduğumuz anda acının içinden çıkabileceğimizin mesajını veriyor bize.” 

Oyunculuğa ilk adımı nasıl attın?

İnanılmaz bir Marwel fanıydım. Çok merak ediyordum filmin kamera arkasında neler olduğunu.. İzlemeye başladım ve oyuncuların bu işi yaparken hem çok zorlandıklarını hem de  her şeye rağmen çok eğlendiklerini gördüm. Set ortamı ve işin tüm süreçleri daha fazla İlgimi çekmeye başladı. Bu merak duygusu beni oyunculuğa yöneltti ve eğitim almaya başladım. Yolum Zeynep Günay Tan ve Lale Eren ile kesişti bana çok inandılar ve çok değer verdiler. İlk işim olan Zeynep hocanın yönettiği Arkadaşlar İyidir dizisiyle oyunculuğa adımımı attım.

İlk kez ne zaman ‘Ben oyuncu olacağım’ dedin? Kıskandığın, ‘Keşke ben oynasam’ dediğin ya da hayalini kurduğun bir rol var mı?

Evet kesinlikle Tyler Durden! Fight Club filminde Brad Pitt’in oynadığı Tyler karakteri beni çok etkilemişti, filmin sonunda şizofreni çıkması, hayali bir karakter olması filmi izlerken böyle biri nasıl olabilir diye izliyorsun ve finalde büyük sürpriz! Buna benzer bir karakteri oynamak hayalim diyebilirim.

Zalim İstanbul dizisinde oynadığın karakter bir köy/kasaba hayatından İstanbul’a geliyor? Civan karakterine nasıl hazırlandın? Şehir hayatında büyümüş, yetişmiş biri olarak Civan’ın savunduğu aile yapısına nasıl bakıyorsun?

Cevdet hocaya bu konuda çok minnettarım Civan’la ilgili beni özgür bıraktı ve çok destek oldu. Hazırlık sürecinde ve sete çıktıktan sonra beraber çalıştık. Civan çok sivri bir karakter bir yandan çok duygusal ama dümdüz bir adam düşünmeden hareket eden öfkesine yenik düşen biri ben de Civan’ı oynarken onu daha iyi tanımaya başladım. İdris olarak Civan’a yakın hissettiğim en ortak yanımızın ailesine, annesine olan bağlılığı olduğunu düşünüyorum benim için annemin söylediği her şey çok değerlidir. Kilit noktam annemdir.

Çok gençsin ve Türk halkının sevdiği dizilerde, iyi isimlerle çalışma fırsatı buldun. Usta isimlerden aldığın nasihatler oyunculuğuna ne gibi katkılar sağladı?

Çok şanslı hissediyorum o konuda Zalim İstanbul’da Deniz Uğur, Fikret Kuşkan gibi usta oyuncularla karşılıklı sahnelerimizin olması beraber çalışıyor olmak beni çok motive ediyor. Sette her fırsatta onlarla vakit geçirmeye çalışıyorum. Fikret Kuşkan’ın özel bir odası var sette boş zamanlarında orada olur kapısını çalar müsaitse yanına giderim.  Bana her zaman ve tek söylediği şey ‘’çok çalışacaksın’’ bundan önce Fazilet Hanım ve Kızları projesinde Nazan Kesal’ın da bana hep söylediği şey buydu. Her an onlardan bir şey öğrenebiliyorsunuz. Tecrübelerini dinleyebilmek dahi size bir süre şey öğretiyor.

Dijital platformlarda yayınlanan yerli/yabancı dizileri takip ediyor musun? Böyle bir dijital platformda yer alsan bunun sana neler kazandıracağını düşünüyorsun?

Çalışırken Tv ve internet dizilerini takip etme şansınız olmuyor. Daha çok film izlemeyi seviyorum. Netflix dizilerinden Stranger Things’i çok beğenerek izledim. Şu sıralarda Peaky Blenders izliyorum çok güzel bir iş bambaşka bir dünya kurmuşlar şuan hayranlık duyarak baktığım işlerden biri. Maalesef ürettiğimiz işler hak ettiği değeri görmüyor. Her hafta iş yetiştirmek telaşıyla çalışmak, reyting sisteminin içinde olmak ortaya çıkacak işi kısıtlıyor. Sürelerin uzun olması bizim de hikayeleri anlatma biçimimizi istediğimiz gibi veremiyor oluşumuza neden oluyor. İzleyici haliyle sıkılıyor. Digital platformlarda yayınlanan işlerin sürelerinin kısa olması bölümlerin haftalık gelmiyor olması işin hazırlık ve sete çıktıktan sonra ki sürecinde oyuncuya ve ekibe çok daha iyi bir iş çıkarma şansı yarattığını düşünüyorum. Tabi ki izleyici kitlesinin değiştiği, bir çok ülkede izlenme şansı olan digital platformda yayınlanan bir projenin içerisinde olmayı ve bunu deneyimleyebilmeyi çok isterim.

Bir oyuncu olarak sinemayı mı yoksa tiyatro sahnesini mi daha heyecanlı ve etkili buluyorsun?

Sinema ve tiyatro arasında ki farkı şuan cevaplayamayacağım. Ben de merak ediyorum. İlk tiyatro oyunumu bu sene aldım.  Emniyet Genel Müdürlüğü’nün MÜZSAN derneğine verdiği bir sosyal sorumluluk projesi, 30 oyun oynayacağız Kasım’da başlanması planlanıyor. Projeyi Sabri  Özmener ve Sevinç Erol yönetiyor. Bir uyuşturucu bağımlısını oynayacağım. Benim de ilk deneyimim olacak biraz korkmuyor da değilim sonuçta tiyatro er meydanı! Sinema filminde oynamak çok zevkliydi farklı bir projede yer aldım. Özgür Dünya filmi ilginç bir deneyim oldu. Hepsinin duygusu farklıdır ama çok ayrıştıramam. Tek yapmak istediğim oynamak, benim ilacım bu. Ben oynamayı seviyorum. Bunu severek yaptığım için nerede ve nasıl yaptığımdan çok her anında oynuyor olmanın heyecanını yaşıyorum.

Profesyonel basketbol oynuyordun kariyerine oyunculukla devam etmek ve basketboldan uzaklaşmak sana neler hissettirdi? Bazen sporcu kimliğini özlediğin zamanlar oluyor mu?

Çok oluyor, basketbol benim için çok farklıydı. Çocukluk hayalimdi. Oyuna önce çok sevdiğin için başlarsın ben basketbola aşıktım. Eğlenerek oynuyordum ama bu bir meslek olarak hayatımda kariyer olmaya başladığında uzaklaşmaya başladım. Basketbolu meslek olarak hayatımın merkezine koymak istemedim. Sporcu kimliğimi değil basketbolu özlüyorum. Büyük kulüplerde oynadım. Milli takım forması giyme şansı yakaladım bununla hayatım boyunca gurur duyacağım. Arkadaşlarımla hala arada oynuyoruz. Şimdi gazozuna gel oynayalım deseler sabaha kadar oynarım. Oyunculukta bambaşka bir his yaşıyorum. Oyunculuğu basketbolu bıraktığım gibi bırakamam. Merak ettiğim çok şey var. Oyunculuğa duyduğum heyecan hiç eksilmeyecek gibi geliyor.

Kendine ayırdığın bir günü nasıl geçirirsin? En çok neler yapmaktan, kiminle vakit geçirmekten zevk alıyorsun?

Eskiden çok dışarıya çıkıyordum. Son iki yıldır daha çok evde vakit geçiriyorum. Kendimle baş başa kalmayı seviyorum. Spora gidiyorum bir süredir box yapıyorum. Daha çok film izlemeyi seviyorum. Bir köpek sahiplendim hayatımı ona adadım diyebilirim sabahları beraber yürüyüşe çıkıyoruz ona karşı sorumluluklarım var köpeğimle vakit geçirmek beni çok mutlu ediyor.

Hayatında oldukça önemli yeri olan bir köpeğinin olduğunu biliyoruz. Peki ikinizin hayatı nasıl kesişti?

Çok güzel bir hikaye gerçekten.. Çalışıyordum o gece sabahlayacaktık. Sete bir golden geldiğini söylediler. Başka şeylerden dolayı canım sıkkındı çok umursamadım. Sonra dayanamadım içim kıpır kıpır etti gidip sevmek istedim. Çok aşığım hayvanlara, çocukken köpek ısırmıştı beni hala izi duruyor iyileştikten sonra yine aynı köpeğe gidip sarılmışım. Yanına gittim sokağa atmışlar, yaralıydı ağlıyordu çok çaresizdi bilmiyorum o an çok garip bir şey hissettim sadece gözlerine baktım ve beni burada bekle deyip sete girdim. 8 saat sonra bıraktığım yerde beni bekliyordu ben onu değil o beni seçti. Arabanın kapısını açtım ve hemen bindi o günden beri beraberiz. 

Hayvan hakları ile ilgili bir sosyal sorumluluk projesinde ya da onların yararına yapılacak herhangi bir yapımda yer almak ister misin?

Çok isterim. Yaşadığım mahalle o konuda çok duyarlı insanlarla dolu. Kedilere, köpeklere her zaman su ve yemek kapları koyarız. Böyle şeyleri bir projenin içinde  yer alarak yapmaya gerek duymuyorum bugüne kadar yardım edebileceğim her fırsatta elimden geleni yaptım yapmaya da devam ediyorum. Tabi ki oyuncu kimliğimle bir faydamın olacağını düşündükleri bir sosyal sorumluluk projesi olursa gönüllü olarak seve seve giderim.

Peki seni tanımlayan sıfatlar neler? Sana dair yıkmak istediğin bir ön yargı var mı?

Tanımlayan sıfatlar deyince insanın kendini övmesi gibi geliyor J Açıkçası en net söyleyebileceğim şey vicdanlı biriyim çünkü bunu içimde hissediyorum kötü bir insanda kötü olduğunu hisseder. İnsanlar mert olduğumu söyler. Sadığımdır hayatımda ki insanları kolay kolay bırakmam. Eskiden çok öfkeli biriydim vicdanım sayesinde bunu kontrol etmeyi öğrendim bu yüzden çok kalp kırdığım oldu. Gönül aldıklarım var ama gönlünü alamadıklarım da oldu. Yakın çevrem çok değiştiğimi söylüyor. Oyuncu olduktan sonra bir sürü şey hakkında fikirlerim değişti, gelişti.  Tam olarak nasıl tanımlayabileceğimi bilmiyorum ama kendimle ilgili yıktığım duvarlar var.

Hayatın tadını nasıl çıkarıyorsun?

Hayatın tadını çıkardığım filan yok J Hayatın tadını çıkartmak ne demek bilmiyorum. Köpeğimle beraber vakit geçirmek onu mutlu etmek beni de mutlu ediyor. Benim için hayatın tadı bu.

Peki ya aşk? İlk görüşte aşka inanır mısın?

15 yaşındayken 17 yaşında bir kıza aşık olmuştum tabi ki platonik bir aşk. Gerçek bir aşk yaşamadım. Sanırım aşk kendin ile bir kere yüzleşebileceğin, kalbinde bir daha hissedemeyeceğin bir sürü duyguyu tüm benliğiyle yaşatan bir şey.. İçinde tutku olan, bağlılık olan vazgeçemeyeceğine inandığın bir duygunun peşinden gitmek.

Bir kadında aradığın özellikler neler, ilişkide en çok neye tahammül edemezsin?

Dürüstlük ve samimiyet ararım. Her yeni ilişkinde eski özellikleri aramamalısın günümüzün hastalığı bu biri birinden ayrıldığında flörtleşmeler yaşar ve eski sevgilisiyle kıyaslar. Öyle aradığım farklı bir özellik yok gözlerinin içine bakar ve o an yakaladığım hissin peşinden giderim. Şımarıklık ve yalana tahammül yok gerçekten..

Son olarak; idolün olan bir oyuncu ile röportaj yapacak olsan ona neler sorardın?

Çok fazla oyuncu geliyor aklıma ama sanırım en çok Jim Carrey olurdu. Andy Kaufman’ı nın hayatını oynadığını filmin çekimleri sırasında özel hayatında oynadığı karakterden çıkmadan yaşıyor olması inanılmaz geliyor. Bununla ilgili bir belgesel de yapılmıştı. Jim Carrey bir röportajında şöyle anlatıyor ‘’ Sanki Jim gitmişti. Bütün dertleri onunla gitti ve Jim yok olmuştu ve başka bir bedene girmiştim.’’ Açıklaması kulağa mantıklı gibi geliyor ama bunu yapmak çok zor olmalı. Nasıl bir noktadaymış. Kedini buna nasıl inandırabilmiş bu oyunculuktan çok daha fazlası..  Düşünsenize ben İdris’i seviyorum, İdris’i başarılı bir yere getirmek istiyorum ona inanıyorum ve bu karakteri oynayan kişi yine İdris ama kendime dair bir şey istemiyorum İdris bana ne yapmış olabilir ki onu istememem için. ‘’Jim sana ne yaptı?’’ diye sormayı çok isterdim. Bunu Jim Carrey den dinlemek herhalde müthiş olurdu.

Puan verin!

Average rating 0 / 5. Vote count: 0