Şehirlerden sıkıldığımız günlerde kendimizi dingin sulara bırakma zamanı geldiğini hatırlıyoruz, son dönemde adını Bizi Ayıran Çizgi ile sıkça duyduğumuz Hazal Subaşı ile kendimizi uzaklara götürüyoruz ve yaza merhaba diyoruz.
Röportaj: Ayşe Çağla Küçük – Seray Yazıcıoğlu Ezmiş
Fotoğraf: Mesut Yazıcı
Styling: Ali Arısoy
Makyaj: Aslı Bilge
Saç: Mutlu Ahmet Sinan
Fotoğraf Asistanı: Betül Dayıoğlu
Styling Asistanı: Gönül Soyçeri
Mekan: Radisson Blu Hotel Istanbul Ottomare
Geçtiğimiz yılın Ocak ayında seni yine kapağımızda konuk etmiştik. Tekrar bir araya geldiğimiz için biz çok mutluyuz. O günden beri nasılsın, hayat nasıl gidiyor? Mesela seni şu anda en çok heyecanlandıran şeyler neler, nasıl bir ruh hali içindesin?
Ben de öyle, ben de çok mutluyum ve çok iyiyim. Teşekkürler. Hayatım dolu dolu ve benim çok sevdiğim, istediğim şekilde ilerliyor. Çok güzel, yeni bir proje bitirdik, onun heyecanı henüz devam ederken şu an başka bir setteyim. Sıcak Kafa’nın çekimlerine devam ediyoruz. İçinde bulunmaktan çok mutlu olduğum, hepimizi aşırı heyecanlandıran ve çok merakla izlemeyi beklediğim bir iş. Set süper gidiyor. Bakalım daha sonraki süreçte başka neler olucak.
Son dönemde dijital bir platformda yayınlanan “Bizi Ayıran Çizgi”de yer aldın. Nasıl geçti çekimler?
Çekimler harika geçti. 1 aylık bir prova sürecinden sonra 15 günlük kısa bir set maceramız oldu. Çok rahat, çok keyifliydi her şey. Heyecanla ve merakla başladık öyle de devam etti. Emeği geçen herkese binlerce teşekkür.
Dijital platformlarda Dizi sürelerinin kısa olması, elbetteki daha verimli çalışmanıza sebep oluyordur. Dijitalde olan işlerle, TV’de ki işlerin farkları neler?
Genel olarak sette konsantrasyon sağlamak daha kolay olabiliyor. Zamanla tabii ki yine de bir yarış var fakat 7 gün sonraki yayına yetişme gibi bir durum olmadığı için daha konforlu ve daha adapte olabildiğimiz bir süreç oluyor.
Diziye dair geri dönüşler nasıl peki, içine sinen bir iş oldu mu?
Geri dönüşler çok güzel gerçekten, zaten sezon finali yaptık. Umuyorum ki devam edeceğiz. Mutluyum bu projede yer almış olduğum için. Farklı bir senaryoydu, benim de ilk dijital tecrübem oldu. Çok zevkle izledim, çok beğendim. İyi ki dediklerimden.
Yaşadığın deneyimlerden sonra oyunculukta geldiğin noktayı nasıl değerlendiriyorsun peki?
Kariyerimle ilgili sağlam adımlar atmaya, içinde olmak istediğim, meraklandığım, heyecan verici bulduğum işlerde olmaya çok özen gösteriyorum. Şu ana kadar hep böyle oldu ve olmaya devam ediyor. Bunu olabildiğince sürdürmeye ve kendimi geliştirmeye devam edeceğim.
Oyunculuğun sana kattıkları arasında en memnun olduğun, ‘Oyuncu olmasaydım bu bakış açısına başka türlü kavuşamazdım’ dediğin farkındalıklar var mı?
Oyunculuk yapmaya başladığımdan beri kendimi dinlemeye, çözümlemeye ve insanları da tabii ki daha çok gözlemlemeye başladım. Oyunculuk ve psikolojinin ne kadar bağlantılı olduğunu gördüm. Yaşadıklarıma ya da etrafımda yaşananlara, duyup gördüklerime başka yerlerden bakmama çok yardımcı olduğunu farkettim.
Dijital çağın ve popüler kültürün hayatımıza bir getirisi de sosyal medya oldu. Sosyal medya senin için ne ifade ediyor? Sence sosyal medyayı bu kadar hayatımızın merkezine koymak normal mi?
Sosyal medya artık kabullenilmesi gereken ve eleştirilmemesi, sorgulanmaması gerektiğini düşündüğüm bir konu. Fakat hayatın merkezine koymak ve buna göre yaşamak, hatta bunun için yaşamak çok yanlış evet. Ben az kullandığım ve çok ciddiye almadığım sürece keyif alıyorum.
Sosyal medyanın gerçeklikten uzak bir yönü olduğunu düşünüyor musun? Yoksa kullanıcıların kendilerini gösterme, kanıtlama, popüler olma alanı mı olduğunu düşünüyorsun?
Herkesin kişisel olarak farklı kullandığını düşünüyorum ya da bunun zaman zaman değiştiğini. Sosyal medyaya olan farklı bakış açılarını ve kullanımlarını da etik kurallar içinde olduğu, başka bir kişiyi veya kişileri kötü etkilemediği yani kötüye kullanılmadığı sürece yanlış bulmuyorum.
Dünya tiyatrosundan veya müzikallerden en çok sevdiklerin hangileri? Ve bunların içinde en çok hangisinde rol almak isterdin? Ya da birlikte oynamayı hayal ettiğin bir idolün var mı?
Lars Eidinger çok beğendiğim bir oyuncu. Çalışma şansım olmasını çok isterdim. Operadaki Hayalet izlemeyi en sevdiğim müzikallerden ama genelde müzikal izlemeyi zaten çok seviyorum. Klasiklerden ilk tabii ki Hamlet ve Bir Yaz Gecesi Rüyası. Seyretmekten, okumaktan çok keyif aldığım oyunlardan.
Senin çılgın halini merak ediyoruz çünkü dışarıdan oldukça sakin, dingin, kendi halinde bir havan var… En çılgın halini nasıl tanımlarsın?
En yakın arkadaşlarım ve ailem çok sakin olduğumu söylemez muhtemelen. Ruh halim dışarıdan göründüğünden çok daha değişken aslında. Kafamdakileri yansıtmayı çok sevmiyorum galiba, o yüzden daha temkinli olabiliyorum ve öyle görünüyorum. Kendi halinde demek çok doğru çünkü bence en çılgın halim gerçekten tek başıma olduğum zamanlar. 🙂
Hayallerinin en yeni, güncellenmiş halinde neler var? Mutlaka gerçekleştirmeyi dilediğin bir planın ya da hayalin var mı?
İstediğim çok fazla şey var aslında. Kendimle ilgili hayallerim, gerçekleştirmek istediklerim var. Ormanın ortasında çok büyük bir çiftlik kurmak ve ulaşabildiğim, yardıma ihtiyacı olan sahipsiz hayvanların bakımını sağlamak, onlara orda güzel bir hayat sunmak ve bunu hayatım boyunca sürdürebileceğim bir şey haline getirmek istiyorum. Mutlaka gitmek istediğim ülkeler var. İzlanda, Beyrut ve Güney Kore.
Başarılı bir kadın olarak, hayalleri için adım atmak isteyip de cesaret edemeyen diğer kadınlara vermek istediğin bir mesaj ya da tavsiye var mı?
Kendi tecrübelerimden yola çıkarak söyleyebileceğim şeylerden biri bazen hayatın bir döneminde hatta belki de bir kaç kez kendince büyük kararlar vermek veya değişiklikler yapmak gerekebiliyor. O anda insanın içinde bir şey korkmasına, cesaret edememesine sebep oluyor. O sesi dinlemeyin. Bence herkes her şeyi yapabilecek güce sahip, en azından denemek, denemiş olmak gerek. Hayatınızın akışına ayak uydurun derim.
Peki, özgürlük kelimesinin sendeki karşılığı nedir? Daha fazla özgürleşmek için nelere ihtiyacımız var sence?
Özgürlük huzurla çok doğru orantılı bir şey. İkisinden biri olmazsa olmuyor gibi. En azından benim için öyle. Kendine güvenmek, yalnız olmadığını birilerinin seni anladığını bilmek, kendini sevmek, beğenmek ve istediklerini gerçekleştirebilecek hale gelmek, bunun uğruna gerçekten çabaladığının farkında olmak, kişisel olarak güçlü hissetmek özgürlüğü ve dolayısıyla huzuru en çok hissettiren şeyler.
Son dönemde üzerine çok düşündüğün ve sorguladığın bir konu var mı?
Yeni deneyimlere eski tecrübelerle ve duygularla girmenin beklenen sonucu vermediğini ve aslında şaşırmamam gereken bu gibi durumlara fazlaca şaşırdığımı farkettim son dönemlerde. Hayatın, kişilerin ve durumların tahmin edilemez olduğunu kabul etmek ve çok planlı, fazla öngörülü yaşamaya çalışmamak gibi düşüncelerim ve çabalarım oluşmaya başladı.
Hayatını tamamen değiştirme şansı verilse neyi değiştirirdin daha doğrusu değiştirmek istediğin bir şey olur mu?
Çok büyük değişiklikler istemezdim. Ama keşke o zaman gitseydim, görseydim dediğim yerler var. O dönem daha çok vakit geçirebilirdim dediğim insanlar var. Kendime, sağlığıma ve duygularıma daha özen göstermiş olmayı dilediğim yaşlarım var. 10 sene sonra bunları bile diyemeyecek bir hale gelmek, öyle yaşamak için uğraşıyorum.
Çağımızın aşkları, arkadaşlıkları kısacası ilişkileri hakkında ne düşünüyorsun?
Farkında bile olmadan özlem duygusunun eksik yaşandığını düşünüyorum. Teknolojinin getirdiği bir durum bu. Görüntülü konuşma neredeyse çoğu kişi için yüz yüze bir buluşmanın yerini alır hale geldi. Sürekli zaten telefondan gördüğün, konuştuğun biriyle görüştüğünde çok özlememiş olduğunu fark edebiliyorsun. Pandeminin de etkisi çok tabii bunda. Yeni yeni gözlemlediğim ve arkadaşlarımla da konuştuğumuz bir şey bu.
Paralel evrende bir tane daha Hazal Subaşı olsa, sence ne işle uğraşıyor, nasıl bir hayat sürüyor olurdu?
Reklamcı veya avukat olmak isterdim hep. Belki paralel evrendeki Hazal bu işlerden biriyle uğraşıyordur ya da onun da yolu biryerde oyunculukla kesişmiş olabilir.
Seni hayatta dengede tutan şeyler neler? Bir başka deyişle, hayatının merkezine koyduğun neler var?
Hayatımın merkezinde şu an işim var. Okurken de okulum vardı. Çalışmayı seviyorum ben çünkü çalışmayan Hazal, çalışan Hazal’dan çok farklı. Yapmak istediği şeyler için çok çabalayan biriyken, boşlukta aşırı üşengeç bir insana dönüşüyorum. O yüzden bu halimi kesinlikle daha çok seviyorum.
Kimsenin bilmediği bir özelliğini söyler misin?
Küçük bir şey ama bir şeyleri olması gerekenden fazla yapmaya çalışma huyum var. Çamaşır makinesi doldururken bile alabilceği kapasiteden daha fazla koymak istiyorum nedense. 😀 Ya da masayı kaldırırken tek seferde her şeyi içeri götürmeye çalışıyorum. Hemen bitsin diye uğraşıyorum hep. Hayatımda da öyle, bu da bitti, bunu da yaptım derim, kafamda hep tik atarım her şeyle ilgili.
Bu yaşına kadar kendin için yaptığın en iyi şeyin ne olduğuna inanıyorsun?
Korkmadan, çekinmeden İzmir’den İstanbul’a genç yaşta yalnız taşınma kararını verebilmiş olmak ve burda sevdiğim bir hayat kurabilmiş olmak.
Peki, kendini en güzel hissettiğin anları tarif eder misin?
Güzel olmaya çalışmadan güzel olduğumu hissettiğim anlar. Kendimle gurur duyduğum, bir şey başarmış hissettiğim ya da başkasının hayatında güzel bir etki bırakmış olduğumu farkettiğim anlar. İyi ki varım ve iyi ki böyle yaptım dediğim her an, en güzel ve en iyi hissettiğim anlar oluyor.
Cildinin güzel ve sağlıklı görünmesi için neler yapıyorsun? Nelerden uzak duruyorsun? Günlük cilt bakımında hangi ürünleri kullanıyorsun?
Her sabah ve her gece yaptığım, duş sonrası da uyguladığım rutin bakım denebilecek şeyler var. The Body Shop’un çay ağacı özlü yüz yıkama jeli ve yine çay ağacı içeren tonik kullanıyorum. Duş sonrası Missha’nın peeling maskesini yapıyorum. Yine Missha’nın gözaltı kremini, Estee Lauder gece serumunu ve W-lab C vitamini serumunu kullanıyorum. Güneş koruyucunun önemi çok büyük. La Roche Posay sprey koruyucu kullanıyorum. Genelde makyaj yapmamaya, eğer yapıldıysa da işim bitince hemen çıkarıp temizlemeye özen gösteriyorum. Her zaman çok soğuk suyla yüzümü yıkıyorum.
Saç bakımı için neler yapıyorsun, örneğin saçlarının kırıklarını sık sık temizletir misin ya da düzenli olarak saç maskesi kullanır mısın?
3-4 ayda bir saçlarımı kestiriyorum genellikle. Maske olarak her hafta boş bir günümde Hindistan cevizi yağı ve zeytinyağını karıştırıp saçımda bekletiyorum. Onun dışında duş sonrası Davines saç bakım yağı sürüyorum. Fazla şekil vermek istediğimde de deniz tuzu içeren herhangi bir ürün kullanıyorum.
Sağlıklı yaşam diyince aklında ne canlanıyor? Sağlıklı beslenme, spor hayatının neresinde?
Spor dönem dönem çok yapıp bazen de hiç yapmadığım bir şey. Şu an yapıyorum düzenli olarak 5 gün kısa kısa. Sağlıklı beslenmeye son 2 senedir çok özen gösteriyorum. Neredeyse hep diyetteyim denebilir ama eğlenceli bir diyet. Sağlıklı malzemelerle güzel yemekler yapmayı artık öğrendim. Aralıklı oruç yapıyorum, o yüzden bazen kaçırıp istediklerimi yesem de kilo almıyorum diyebilirim.
Kısıtlamalar kalktıktan sonra ilk yapacağın şey ne olacak, tatil planların var mı? Nasıl yerlere gitmekten hoşlanıyorsun, en sevdiğin yaz aktivitesi ne mesela?
Kısıtlamalar kalktığında kafamda canlandırdığım kalabalık, müzikli, uzun bir kumsalda akşamüstü arkadaşlarımla eğlendiğim gibi bir görüntü var. Nerede olursa olsun bir an önce bunu gerçekleştirmek istiyorum. Canlı müzik dinlemeyi, konsere gitmeyi çok özledim.
Son olarak; bu röportaja hayatınla ilgili, seni sen yapan bir dipnot düşmemiz gerekse, altı çizilmesi gereken dönemin ne zaman hangi olay ya da durum olurdu?
Tam 5 sene önceki ilk set günüm olurdu. Sakin kalabilmeyi ve en azından yapmaya çalışıcağım şeye odaklanmayı başardığımı hatırlıyorum. O günü öyle bitirebildiğim için şu an bu röportajı verebiliyorum.