Genel Ünlüler

HANDE DOĞANDEMİR / DOĞALA DÖNÜŞ

0
(0)

Bu ay kapak çekimimizi de doğayla buluşarak, yeşilliklerin ve rengarenk çiçeklerin arasında sevgili Hande Doğandemir ile gerçekleştirdik. Baharın iyice etkisini gösterdiği bu günlerde bizler de yüzümüzü doğaya çevirerek Mayıs sayısında doğal bir dönüş yapmak istedik. Mottomuzu sezonun renkli, doğal ve geleneksel motifler ile süsleyen bahar trendlerini Hande Doğandemir eşliğinde doğala ve doğaya dönerek yeni ayı karşılıyoruz.

Röportaj: Seray Yazıcıoğlu Ezmiş / Ayşe Çağla Küçük
Fotoğraf: Mesut Yazıcı
Styling: Ali Arısoy
Makyaj: Akın Sert
Saç: Mutlu Ahmet Sinan

Yaşadığın deneyimlerden sonra oyunculukta geldiğin noktayı nasıl değerlendiriyorsun peki?

Açıkçası bir noktaya geldiğimi düşünmüyorum. Çünkü bu benim için sonu olmayan bir yolculuk, sürekli öğrendiğim, kendimi geliştirdiğim, merak ettiğim, araştırdığım ve heyecan duyduğum uzun bir yolculuk…

Oyunculuğun sana kattıkları arasında en memnun olduğun, ‘Oyuncu olmasaydım bu bakış açısına başka türlü kavuşamazdım’ dediğin farkındalıklar var mı?

Yani sevdiğiniz mesleği yapabilmek zaten başlı başına büyük bir şans ve lüks. O yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum. Onun dışında gözlem ve empati yetimi geliştirdiğimi, sesimi, bedenimi, ruhumu, sınırlarımı daha iyi tanıyabildiğimi hissediyorum.

Televizyonda, sinemada ve dijital mecralardaki kısıtlamalar sana ne hissettiriyor?

Bu sanırım tüm sektör için çok üzücü bir mesele çünkü içinde bulunduğumuz dönem dünyanın bakış açısı başka ülkelerdeki üretilen işleri gördükçe tüm sanat dalları için çok daha özgür olabilmeyi diliyorum.

Maalesef çok yorucu ve çok uzun çalışma saatleri gerektiren bir iş yapıyorsunuz. Mental olarak yoruluyor musun? Yorucu bir set gününün ardından nasıl rahatlatıyorsun kendini?

Gerçekten çok yorucu oluyor. Özellikle televizyonda bir haftada yaklaşık 130, 150 dakikalık bölümleri yetiştirmek zorunda olduğumuz zamanlar eve sadece uyuyabilmek için geliyoruz. Fiziksel ve mental olarak çok yorucu bir süreç. Açıkcası ben sadece uyuyorum öyle zamanlarda. Ama onun dışında sevdiğim bir dizi veya film izleyip biraz kafamı dağıtmak istiyorum. Köpeğimle vakit geçiriyorum. Müzik dinliyorum. Kısacası; kendime iyi gelecek şeyler yapmaya çalışıyorum.

Ünlü olmak, rol yapmak, magazin, dergi çekimleri… İçinde bulunduğun dünyanın, hayatın doğallığına ters düşen yerleri olduğunu hissettiğin oluyor mu? Hayatı içinden geldiği gibi, doğal haliyle yaşayabiliyor musun?

Bazen kendimi bu dünyaya ait hissetmiyorum. Mesleğimi çok sevdiğim için olsa gerek ki içinde var olabildiğim bir dünya. Gerisi mesleğimin kendiliğinden getirisi. Hayatımı kendi özelimde korumak ve istediğim gibi yaşamak için de çabalıyorum. Benim için çok önemli bu dengeyi kurabilmek.

Oynarken bir başkası oluyorsun, sonra Hande’ye geri dönüyorsun. Bocaladığın anlar oluyor mu? Duygusal veya fiziksel olarak zorlu sahneleri oynamak için dayanıklılığı nerede buluyorsun?

Yani bu zor bir mesele gerçekten. Özellikle bazı anlar, durumlar, ağır sahnelerden sonra çok yorgun ve yıpranmış hissettiğim çok oldu. Ama tabii ki Hande’yi bir noktada ayırmak zorundayım. Çünkü o zaman akıl sağlığımı kaybederim. Zaten bütün oyuncular için geçerli, yani kendimizi korumayı o noktada tabii ki öğreniyoruz. Profesyonel olmak bunu gerektiriyor. Fakat çok etkilendiğim zamanlarda biraz etkisinde kalıyorum ve onu sindirmem biraz zaman alıyor.

Dijital çağın ve popüler kültürün hayatımıza bir getirisi de sosyal medya oldu. Sosyal medya senin için ne ifade ediyor? Sence sosyal medyayı bu kadar hayatımızın merkezine koymak normal mi?

Maalesef bu konuda düşündüklerimle uygulayabildiklerim pek tutarlı değil. Keşke sosyal medya hayatımızda hiç olmasa ve hayatımızı konsantre yaşayabilsek. Ben dozunda kullanmaya çalışıyorum. En çok da işim için var hesaplarım. Ama bunu en aza indirgemek gibi bir hedefimde var. Zamanın ruhu bu ve dünyayla iletişim kurma biçimimiz… Elbette bu artık hayatımızın bir gerçeği ama günün sonunda gerçeklik algımızı da koruyabiliyor olmalıyız.

Şu an sana hangi platform daha yakın ve efektif geliyor? Dijital platformlar mı, televizyon mu, sinema mı?

Hepsinin yeri ayrı benim için. O noktada çok ayrım yapamıyorum. Televizyonla tabii ki çok daha büyük kitlelere ulaşıp, hikayemizi anlatabiliyoruz. Dijitalde daha özgür olabiliyoruz. Hatta daha kompakt çalışabiliyoruz. Daha yaratıcı olabiliriz. Ama sinemanın yeri bambaşka. Çok daha kalıcı ve başka bir disiplin getiriyor. Bir de tiyatroda var bunların hepsi. Benim için birbirinden farklı bir sürü deneyim yaşayabildiğim alanları olduğu için çok da ayıramıyorum açıkçası.

Dijital platformlarda yayınlanan diziler, filmler tv dizilerini ve sinema sektörünü ne ölçüde etkiliyor sence? Her dizi/film başka kitlelere hitap ediyor elbette ama dijital platformların alternatiflerinin çoğalması televizyonda yayınlanan dizilerin ve sinemaların kan kaybetmesine sebep olduğunu düşünüyor musun?

Şöyle bir şey oldu tabii, artık sinemaya gitme kültürümüzü kaybetmeye başladık. Sanırım bu bütün dünyada böyle artık. Çok önemli yönetmenler filmlerini sinemaya değil dijital platformlara yapmaya başladılar. Ben o anlamda açıkçası sinemaya gitme kültürümüzün kaybetmiş olmamıza çok üzülüyorum. Çünkü sinemaya gitmeyi çok seven bir insanım. Tek başıma da giderim ara ara. Pandemiden dolayı çok uzun zamandır gidemedim ama benim için bu alışkanlık bitsin hiç istemiyorum. Tabii bunun dışında da dijital platformlarla beraber çeşitlenme ve üretim de arttı. Bir taraftan pozitif etkisi ve beni heyecanlandıran tarafı da bu şekilde sektöre olan katkısı.

Ülkemizde sahne sanatlarının artması seni bir oyuncu olarak daha özgür hissettiriyor mu? Yoksa oyunculara daha fazla sorumluluk mu yüklüyor? Bu konuda ne düşünüyorsun?

Bu tamamen tercih bir oyuncu için. Ama beni kesinlikle heyecanlandırıyor. Motive ediyor, özgürleştiriyor. Bir seyirci olarak da çok mutlu oluyorum. Umarım sürekli üretebildiğimiz çok daha fazla alanımız olur

Bir oyuncu için her yeni karakter yeni bir yolculuk demek. Oynadığın karakterlerin her biri eminiz ki sana bir şeyler katıyordur. Hayata başka bir karakterin açısından bakmak sana neler kazandırıyor?

Her karakterde olmasa da bazen çok hissedip çok içselleştirebiliyorum. Benim için önemli olan karaktere hak vermesem dahi onu anlayıp kendi içinde tutarlı biri haline getirmek. O yüzden her birini anlamaya çalışma, araştırma ve yaratma süreci benim için bambaşka yolculuklar. Her seferinde çok da keyif alıyorum.

Hangi filmin/dizinin gerçek kahramanı olmak isterdin?

Amelie. 🙂

Hayallerinin en yeni, güncellenmiş halinde neler var?

Sanırım daha doğanın içinde daha kendimle ve üretebildiğim bir düzen kurma hayalim var. Bir de yeni ülkeler görmek, daha çok fotoğraf çekmek, içinde sıkışıp kaldığımız bu düzenden o koca dünyaya açılmak en büyük hayalim.

Başarılı bir kadın olarak, hayalleri için adım atmak isteyip de cesaret edemeyen diğer kadınlara vermek istediğin bir mesaj ya da tavsiye var mı?

Başarı tanımı herkes için farklıdır. En başta çıktığın yolda kendine inanırsan, istikrarlı ve cesaretle ilerlersen bir gün hayaline kavuştuğuna ya da o yolda değişen hayallerine yaklaşabildiğine inanıyorum. Hayal edelim, harekete geçelim, üretelim o güç içimizde var.

Son dönemde üzerine çok düşündüğün ve sorguladığın bir konu var mı?

Var… Sınırlarımız, üzerimizde kurulan baskılar, yaratılmaya çalışılan algı… Kendi sınırlarımı nerede kaldırıyorum, nerede zaaflarım ön plana çıkıyor ve alma verme dengesini nerede kaybediyorum. Kendimi bu konularda tanımayı, doğru tanımlamayı ve korumayı öğrenmek üzerine çalışıyorum.

Hayatını tamamen değiştirme şansı verilse neyi değiştirirdin daha doğrusu değiştirmek istediğin bir şey olur mu?

Daha kaygısız biri olabilmeyi, daha sakin ve akışına bırakabilen biri olmayı ve daha çok hayır diyebilmeyi… Bunlar şimdi, bu yaşımda öğrendiklerim. Doğrusu daha erken öğrenebilmek isterdim.

Hangi his seni yuvanda hissettirir. Bir yere ait olduğunu hissettiğinde nasıl bir ruh halinde oluyorsun?

Evine ve kendi alanına çok düşkün biriyim. Geçici olarak başka bir yerde olacaksam da orada hemen kendi dünyamı kurabilmeliyim. Bir yere ait olma hissi huzurlu ve kendin olabilmekle alakalı benim için.

Seyahat etmeyi, yeni yerler keşfetmeyi sever misin? Nereleri gezdin, en sevdiğin tatil yerleri, şehirler ya da ülkeler hangileri?

Hayattaki en büyük tutkum diyebilirim. Pandemi nedeniyle eskisi kadar gezemedim ama en kısa sürede yeni yerleri keşfetmek istiyorum. Henüz istediğim kadar gezemedim. Amerika, Küba, Fransa, İtalya, Belçika ve Hollanda’nın bazı şehirlerini gezebildim. Gittiğim şehirlerden en mutlu olduğum yer Havana. Daha gidilecek çok yer var.

Çağımızın aşkları, arkadaşlıkları kısacası ilişkileri hakkında ne düşünüyorsun?

Çok kolay tüketilebildiğini düşünüyorum. Bu da zamanın ruhu sanırım.

Paralel evrende bir tane daha Hande Doğandemir olsa, sence ne işle uğraşıyor, nasıl bir hayat sürüyor olurdu?

Uzak doğuda spiritüel bir hayatı olurdu ve fotoğrafçılık yapıyordur. 🙂

Mutlaka gerçekleştirmeyi dilediğin bir planın ya da hayalin var mı?

Dünyayı gezmek. Hayatımın bir döneminde mutlaka gerçekleştirmek istiyorum.

Seni hayatta dengede tutan şeyler neler? Bir başka deyişle, hayatının merkezine koyduğun neler var?

Hayatın tamamının bir denge olması gerektiğini düşünüyorum..Bunu gerçekleştirmek kolay olmuyor elbette ama öğreniyorum ben de… Aklın, kalbin dengesi, duyguların dengesi hepsini bir bütün kılmak şu an hayatımın merkezindeki konu diyebilirim.

Bu yaşına kadar kendin için yaptığın en iyi şeyin ne olduğuna inanıyorsun?

Sadece ve sadece kendimi düşünerek yaptığım her şeye iyi ki diyorum.

Peki, kendini en güzel hissettiğin anları tarif eder misin?

Enerjimin yüksek, neşemin, huzurumun olduğu ve kendimi özgür hissettiğim anlar.

Günümüz şartlarında estetik müdahaleler artsa da doğal güzellik yükselişte. Sence doğallık ve güzellik arasında nasıl bir bağlantı var? Dünyada değişen güzellik algısı hakkında ne düşünüyorsun?

Estetiğe karşı biri değilim. Kim nasıl mutluysa ve kendini iyi hissediyorsa öyle yaşamalı. Niye bu yanlış bir şeymiş gibi özellikle kadınların üstüne gidiliyor anlamak mümkün değil. Ben doğallıktan yanayım elbette. Ama yaşımızla beraber hepimiz bazı müdaheleler yapıyoruz. Estetiğim yok ama olsa da söylerim. Bir gün ihtiyaç duyarsam yaptırırım da… Beni üzen toplumsal baskı ve dayatılan güzellik algısıyla kadınların kendilerini oldukları gibi sevememesi.. Kendimizi nasıl mutlu hissediyorsak bence öyle güzeliz. Bu yapay güzellik algısı en başta psikolojimizi etkiliyor. Bu algıya kapılmadan kendimizi sevebilmeyi öğrenmeliyiz.

Modanın kadınlara sanki uyulması ve takip edilmesi gereken bir genel kültür hadisesiymiş gibi davranılmasına karşı sen modanın neresinde durmayı tercih ediyorsun? Stil ve güzellik söz konusu olduğunda asla yapmayacağın şeyler var mı?

Sırf bir şey moda oldu diye kendime yakışmayan ya da içinde iyi hissetmediğim bir şeyi kesinlikle giymeye çalışmam. Kendime ait bir stilim var. İçinde rahat hissettiğim, adını bile bilmediğim ama hoşuma giden çok kıyafetim var ve de hiç marka derdim yoktur. Hatta özellikle Vintage parçaları seviyorum. Neyin moda olduğuyla pek ilgilenmiyorum. Bu baskıyı da garip ve saçma buluyorum. Tüm diğer güzellik algısı adına yapılan baskılar gibi…

Toplumun kadınlardan çok fazla beklentisi var. Hem güzel hem fit hem başarılı hem iyi bir sevgili/eş olman bekleniyor. Bu durumla nasıl başa çıkıyorsun?

Çıkabiliyor muyum bilmiyorum, arada sinirleniyorum üzülüyorum, isyan ediyorum. Sadece kendim değil tüm kadınlar, genç kızlar adına. Sonra derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışıyorum. Hayır biz onların olmamız istedikleri kişi olmayacağız. Ben güzel, fit, mükemmel olmak zorunda değilim. Ben birinin eşi, sevgilisi, annesi olmak zorunda değilim. ‘The worst Person In The World’ filminde şöyle bir söz geçiyor; “Kendi hayatımın yardımcı oyuncusu gibi hissediyorum”, hayır bir tane hayatımız var ve o hayatımızın başrolü olmalıyız.

Cildinin güzel ve sağlıklı görünmesi için neler yapıyorsun? Nelerden uzak duruyorsun? Günlük cilt bakımında hangi ürünleri kullanıyorsun?

Bazı bakım tekniklerini belirli aralıklarla uyguluyorum. Onun dışında kendim arada nem maskesi yaparım. Günlük olarak, temiz tutup, nemlendirmeye çalışıyorum.

Saç bakımı için neler yapıyorsun, örneğin saçlarının kırıklarını sık sık temizletir misin ya da düzenli olarak saç maskesi kullanır mısın?

Saç bakımını aksatmamaya çalışıyorum. Kuru bir yapısı olduğu için nem maskesi ve saç bakımı sıklıkla yaptırırım.

Sağlıklı yaşam diyince aklında ne canlanıyor? Sağlıklı beslenme, spor hayatının neresinde?

Hayatımda uzun bir süredir sağlıklı yaşam biçimini ilke edindim. Tabii ki zaman zaman boş verdiğim, disiplinli olmadığım zamanlar oluyor. Sonrasında yine dengeliyorum. Gluten, süt ürünü tüketmemeye çalışıyorum. Bazı sağlık problemlerim nedeniyle ve alerjik de bir yapım var. Mutlaka takviyeler alıyorum. Spor ise müthiş bir disiplinde olmasa da hep hayatımda var. Vaktim olduğu sürece yapmaya çalışıyorum ve farklı spor dallarını da deniyorum.

Son olarak; bu röportaja hayatınla ilgili, seni sen yapan bir dipnot düşmemiz gerekse, altı çizilmesi gereken dönemin ne zaman hangi olay ya da durum olurdu?

-Genel olarak kalbimi dinledim, inandığım ve inandığımı yapmakta kararlı olduğum her an diyebilirim.

HANDE İLE KISA KISA

-Dinlemekten hiç sıkılmadığın bir şarkı var mı?

Bunun için uzun bir liste yapabilirim.

-Kahve mi, çay mı?

Kahve

-Herhangi bir batıl inancın var mı?

Var. 🙂

-En sevdiğin film türü?

Tür olarak ayırmıyorum açıkcası.

-Tüm dünyada en sevdiğin şehir hangisi?

Tüm dünyayı gezdikten sonra cevaplayayım. 🙂

-Salata mı makarna mı?

Makarna.

-Çantanda her zaman bulundurduğunun 3 şey?

Telefon, lipstick, kulaklık.

-Kedi insanı mısın yoksa köpek mi?

Köpek. Ginger adında bir köpeğim var

 

Puan verin!

Average rating 0 / 5. Vote count: 0