Yansıttığı kendine has güçlü tavrı ve cool duruşuyla tanıdığımız, şu sıralar Hayaller ve Hayatlar dizisinde Setenay karakteriyle izlediğimiz güzel ve başarılı oyuncu Melisa Aslı Pamuk ile hakkında bilinmeyenleri de konuştuğumuz çok özel bir çekim gerçekleştirdik.
Röportaj: Seray Yazıcıoğlu Ezmiş / Ayşe Çağla Küçük
Fotoğraf: Onur Demirdağ
Styling: C’est La Vie
Makyaj: Selen Karabulut
Saç: Taner Kuyu
Fotoğraf Asistanı: Muzaffer Temiz
Makyaj Asistanı: Büşra Köse
Prodüksiyon: The Crew İstanbul
Mekan: Park Hyatt Istanbul – Maçka Palas
Bir oyuncu için her yeni karakter yeni bir yolculuk demek. Oynadığın karakterlerin her biri eminiz ki sana bir şeyler katıyordur. Hayata başka bir karakterin açısından bakmak sana neler
kazandırıyor?
Hiç yaşamadığım bir anı o karakter sayesinde yaşadığım zaman bana yeni deneyimler katmış oluyor. Oradaki durumu irdeleyip, empati kurmaya ve anlamaya çalışıyorum.
Oyunculuğun sana kattıkları arasında en memnun olduğun, ‘Oyuncu olmasaydım bu bakış açısına başka türlü kavuşamazdım’ dediğin farkındalıklar var mı?
Çok fazla insanla çalıştığım için empati özelliğini kattığını düşünüyorum, aynı zamanda ekip ruhunu kazandırdı. Hepimiz aynı işi aynı anda yetiştirmeye çalıştığımız için programa göre ve hızlı hareket etmeyi öğretti. Bence bunlara sahip olmak güzel bir şey.
Oyunculuğunu geliştirmek adına uyguladığın yöntemler var mı?
Her karakter öncesinde mutlaka bir tane hocayla çalışıp, yeni projeye hazırlanıyorum. Böyle bir hazırlık sürecim oluyor.
Oyunculuk dışında başka bir meslek dalıyla ilgileniyor musun? Ya da başka bir mesleğin eğitimini alacak olsan bu hangi meslek grubundan olurdu?
Ben her zaman psikolog olmak isterdim. Bu yüzden psikoloji ile ilgili şeyleri okumayı çok seviyorum. Aynı zamanda resim yapmayı çok seviyorum, bunu bir meslek olarak yapar mıydım bilmiyorum ama çok keyif alarak yaptığım bir hobi benim için. Ticari şeyleri de çok seviyorum ve takip ediyorum fakat şu an yaptığım işten çok mutluyum.
Malum çağımız dijital, ülkemizde de bu mecralar ve projeler hızla artmaya başladı. Sen de dijital bir platformda yayınlanan Hayaller ve Hayatlar dizisinde rol alıyorsun. Diziden biraz bahseder misin?
Dört kadının hikayesini anlatıyoruz. Günümüzde kadınların yaşadığı ne varsa aslında dizide yansıtmaya çalışıyoruz en doğal haliyle. Tatlı bir hikayesi var ve romantik komedi tadında bir dizi. Gerçek hayattan bir sürü alıntılarla kadınlarımızın ne yaşadığını seyirciye aktarmaya çalışıyoruz.
Dijital platformlarda yayınlanan diziler, filmler tv dizilerini ve sinema sektörünü ne ölçüde etkiliyor sence? Her dizi/film başka kitlelere hitap ediyor elbette ama dijital platformların alternatiflerinin çoğalması televizyonda yayınlanan dizilerin ve sinemaların kan kaybetmesine sebep olduğunu düşünüyor musun?
Ben öyle düşünmüyorum çünkü dijital platform seyircisi ve TV seyircisi birbirinden çok farklı. Evet genç kesim belki dijital platformlarla, sosyal medyayla daha fazla ilgileniyor ama büyüklerimiz hala televizyonu takip ediyor. Ben de hala takip ediyorum, merak ediyorum neler yayınlanıyor diye. O yüzden iki platformun birbirini çok etkilediğini düşünmüyorum.
Dijital çağın ve popüler kültürün hayatımıza bir getirisi de sosyal medya oldu. Sosyal medya senin için ne ifade ediyor? Sence sosyal medyayı bu kadar hayatımızın merkezine koymak normal mi?
Bence doğru değil, her zaman da bunu savunuyorum çünkü çok fazla kendimizi kaptırdığımızı düşünüyorum. Herkes oradan kendisine bir şeyleri örnek alıp aynı insanlara benzemeye çalışıyor ya da aynı şeyleri yapmaya çalışıyor. Ama hayat her zaman öyle parlak değil. İnsanların sadece bize gösterdikleri kadarını biliyoruz, arka planında neler oluyor göremiyoruz. Bu yüzden doğru olduğunu düşünmüyorum. Ben de sosyal medya kullanıcısıyım, takip ediyorum ama çok fazla aktif değilim. Benim hayatım bana ait ve bunun her zaman özel kalmasından yanayım.
Sosyal medyanın gerçeklikten uzak bir yönü olduğunu düşünüyor musun? Yoksa kullanıcıların kendilerini gösterme, kanıtlama, popüler olma alanı mı olduğunu düşünüyorsun?
Gerçekliğin çok fazla olduğunu düşünmüyorum. Dediğim gibi insanların hayatlarınızı yansıtmak istedikleri kadar görüyoruz.
Her şeyin fazla hızlı tüketildiği bir zamandayız… Tüketmek ve üretmek arasında hiç zaman farkı yok gibi. Sen kendi değerlerini korumak için neler yapıyorsun? An’da kalmayı mı tercih ediyorsun yoksa sürekli planlar yapar mısın?
Ben planlı yaşamayı severim ama çok fazla ileriye dönük planlar yapmam. Genellikle haftalık planlarım bellidir çalıştığım için. An’da kalmayı seviyorum. Anı yaşamak çok güzel bir şey. O küçük şeylerden mutlu olma ya da üzülme duygusu çok güzel bence. Hızlı tükettiğimiz doğru, bunu sosyal medyada anlıyoruz zaten. Artık 8 saniyeden fazla bir şey izlemeye, okumaya tahammülümüz kalmadı. Kendimi korumak için de en doğru şekilde yaşamaya çalışıyorum. Doğru arkadaşlıklar, dostluklar kurup, onlarla vakit geçirmeyi tercih ediyorum.
Ünlü olmak herkese çok cazip gelse de aslında çok zor bir durum. Ünlü olduğun için kendini frenlemek zorunda kaldığın durumlar oluyor mu? Şöhret sana nasıl farkındalıklar kazandırdı?
Frenlediğim olmuyor. Ben sadece bir iş yapıyorum, onun da getirisi tanınmak olduğu için bir şey değişmedi benim hayatımda. İşimi en düzgün şekilde yapmaya çalışıyorum, onun için de kendimi frenlediğim bir durum ortaya çıkmıyor. İlla ki bir farkındalık katmıştır bana.
Sana bir kitaptan uyarlama film/dizi teklifi gelse ve bu kitabı sen seçecek olsan hangi kitabı ve hangi karakteri seçerdin? Neden?
Özellikle bir kitap, dizi ya da film değil de benim oynamak istediğim bir süper kahraman olabilir. Çoğu zaman erkek süper kahramanların güçlü olduğunu, dövüş sanatlarına yatkın olduğunu görüyoruz ama ben de bir kadın olarak öyle bir karakteri oynamak isterdim.
Son dönemde üzerine çok düşündüğün ve sorguladığın bir konu var mı?
Yok, çok şükür. 🙂
Neredeyse herkesin nasıl eğlendiği; ne okuduğu, seyrettiği, giydiği ve hatta neleri sevmediği birbirine benzemeye başladı. Özellikle medya sektöründeysen, belli başlı standartlar ve yaşam tarzları oluyor ve bu standartlar doğrultusunda insan bir kalıba sıkıştırılmaya çalışılıyor sanki. Kendin gibi kalabilmek, ‘herkesleşmemek’ için mücadele verdiğin oluyor mu?
Kendi kendime mücadele vermiyorum. Ne olursa olsun herkesin kendine has bir tarzı vardır. Belki hepimiz aynı anda aynı diziyi izliyoruz ya da aynı kitabı okuyoruz vs. Bir popülerlik kazanıyor, artık böyle işliyor bu dünya. Ama evet kendimi koruduğum şöyle oluyor. Bazen duvarlarımı örüyorum çünkü sosyal medyada herkes birbirine tanıyormuş gibi davranıyor ama aslında öyle değil.
Dışarıdan bakınca öyle zannedilen, seninle ilgili en büyük yanılgı ne olabilir?
Çok soğuk olduğumu düşünüyorlar, dediğim gibi duvarlarım var tanıyana kadar ama sonrasında inanılmaz cana yakın olabiliyorum. 🙂
Özgür olmak senin için ne anlama geliyor? Neleri özgürlüğün olarak tanımlar ve söz konusu bunlar olduğunda başkalarına söz hakkı tanımazsın?
Özel hayatım benim özgürlüğümdür. Çünkü özel hayatımda aslında olduğum kişi gibi davranabiliyorum, hareket edebiliyorum, mutluluğumu ve üzüntümü yaşayabiliyorum ve orada da müdahale istemiyorum.
Seyahat etmek; başka bir şehre, ülkeye uyanmak ve sokaklarını dolaşmak… Senin için ne anlam ifade ediyor?
Bence çok güzel bir şey. Zaten Hollandalı olduğum için sürekli gidip geliyorum Avrupaya. Bana çok keyifli geliyor bu durum. Oraya gittiğimde evime gitmiş gibi hissediyorum ama buraya döndüğümde de burası da diğer bir evimmiş gibi. Sürekli aslında seyahat halinde gibiyim.
Hangi koşullarda olursan ol, ödün vermeyeceğin; eksildiğini hissettiğinde huzursuz olduğun, korumaya çalıştığın ve seni sen yapan değerlerin var mı?
Huzursuz olduğum şey manipüle edilmek, böyle bir durumla karşılaştığım zaman ya kaçarım ya da müdahale ederim.
Eylemlerin ve aldığın kararlar konusunda yorum yapma, açık sözlü olma kotası sınırı olan biri var mı; yoksa en yakınınız bile olsa eleştiriye tahammül edemediğiniz olur mu?
Hayır, ben eleştiriye açık bir insanım. Eleştiriye açık olamasaydım bu işi yaparken çok zorlanırdım diye düşünüyorum.
Peki, Instagram’da bu denli takip edilen bir isim olarak, fikirlerini aktarma ve takipçilerini bu yönde etkileme gibi bir sorumluluk taşıyor musun?
Tabii ki bir sorumluluk taşıyorum. Çok genç bir kitle de takip ediyor beni. Ne olursa olsun örnek aldıklarını düşünüyorum. Bu yüzden bazı şeylere dikkat edip, ona göre hareket etmeye çalışıyorum.
Dinlenmek ve zihnini boşaltmak için neler yapıyorsun?
Resim yapıyorum, televizyon izliyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum, yemek yapıyorum, yemek yiyorum, spor yapıyorum. Böyle geçiyor dinlendiğim vakitler. 🙂
Aşkın iki uç noktası sevgi ve nefret. İkisi de bir süre sonra bağımlılığa veya takıntıya dönüşebiliyor. Sence aşk, dengeli olabilir mi? Yoksa bu dengeyi bulduğunda, artık o aşk olmaktan çıkar mı?
Hayır bence iki uçtan oluşmuyor. Aşkı çok farklı yorumluyoruz, bunun hızlı tüketimden dolayı olduğunu düşünüyorum. Aşk bence çok güzel bir duygu. Aşk dediğimiz şey güven, eğlence, huzur, evin hissettiğin kişinin yanında olmaktır. Ne kadar aslında soru işareti yoksa kafanda ve aslında ne kadar az sıkıcıysa bence o kadar doğru bir insanla aşk yaşıyorsundur, bir sevgi paylaşıyorsundur diye düşünüyorum. Ne kadar çok kaos, huzursuzluk ve soru işareti varsa orada bir toksiklik olduğunu düşünüyorum. Ama işte onu aşktan saydıkları için de üzülüyorum. Toksiklik eşittir aşk değildir. Aşk dediğimiz şey huzur, mutluluk ve gözlerindeki o parlaklığı veren duygudur.
Aşık olmanın en güzel yanı sence nedir? Bu iyi yanlarıyla birlikte, Melisa nasıl birine dönüşüyor?
Verdiği huzur, mutluluk, sürekli gülümseme hali, kafanın aslında çok rahat olduğu o durumdur aşk az önce de dediğim gibi. Ben aşık olduğumda tam bir “geyşa” oluyorum aslında. 🙂
Modayla aran nasıl, trendleri takip eder misin; yoksa tarz, stil, giyinme konusunda bildiğini okuyanlardan mısın?
Modayı takip ediyorum ama kendime yakışanı giymeyi tercih ediyorum. Sırf moda olduğu için kendime yakışmadığını düşündüğüm bir şeyi giyinmem.
Peki, spor veya sağlıklı beslenmek; alışkanlıklarında ne kadar yer kaplıyor? ‘Asla yemem’ dediğin bir şey var mı?
Sakatat asla yemem. Sporu ve sağlıklı beslenmeyi de mümkün olduğunca hayatıma katmaya çalışıyorum. Spor yapmayı da sağlıklı şeyler hazırlamayı da seviyorum ama bazen canım çikolata çekiyor tabii ki. 🙂
Güzellik algısının değiştiğini düşünüyor musun? Sana göre güzellik kavramı nelerden ibaret? Güzellik denilince aklına ne geliyor?
Güzellik bence bir gülümsemeden geliyor, o gözünün içindeki bakıştan geliyor. Ne kadar doğalsan o kadar güzelsin diyebilirim aslında. Doğallık insana başka bir güzellik katıyor. Herkes evet herkesleşmeye başladı ama modayı takip ediyoruz maalesef ve modaya göre bir sürü işlem yapılıyor, aynı şeyler giyiliyor. Buna üzülüyorum açıkçası. Yani mutsuz olmadığın sürece buna çok da takılmak gerekmiyor.
Yıllar sonra Women’s Shine’ın bu sayısı yeniden karşına çıkar ve röportaja bir göz atmak istersin belki. Gelecekteki Melisa’ya tek cümlelik bir mesaj bırakabilir misin?
Hislerine güven.
Son olarak; oyunculuk konusunda, yakın gelecekte gerçekleştirmeyi umduğun bir plan ya da henüz düşünce aşamasında olan bir hayalin var mı?
Tabii ki hayat kuruyorum ama öyle üzerine düşündüğüm çok ileriye dönük planlarım yok şu anda. Ama inşallah kurduğum hayaller gerçekleşir. 🙂
MELİSA İLE KISA KISA
-Dinlemekten hiç sıkılmadığın bir şarkı var mı?
African Beat’e ait olan her şey herhalde.
-Kahve mi, çay mı?
Kahve.
-Herhangi bir batıl inancın var mı?
Ay bir sürü var.
-En sevdiğin film türü?
Çok değişiyor ama böyle absürt komedileri çok seviyorum.
-Asla ağzıma sürmem dediğin bir yemek var mı?
Sakatat.
-Salata mı makarna mı?
Makarna.
-Çantanda her zaman bulundurduğunun 3 şey?
Dudak balm’ı, parfüm, telefon.
-Kedi insanı mısın yoksa köpek mi?
Kedi.
-En büyük fobin ne?
Yok sanırım. Eskiden örümcekten çok korkardım ama onu da atlattığımı düşünüyorum.