Röportaj: Ayşe Çağla Küçük – Seray Yazıcıoğlu Ezmiş
Fotoğraf: Emre Karataşoğlu
Styling: Ali Arısoy
Styling Asistanı: Sıla Demir
Saç: Remzi Ateş
Makyaj: Barış Yılmaz
Göğün kızıllaştığı sıcak bir akşamüstü ya da uzun bir yaz gününün henüz başladığı o erken saatler… Kaotik günlerin ardından hepimizin ihtiyacı olan yüksek dozda iyimserlik ve yaz hissini yansıtmak için Sen Çal Kapımı dizisinin güzel oyuncusu Melisa Döngel ile keyifli bir çekim gerçekleştirdik.
Şu anda hayatının nasıl bir dönemindesin, kendini nasıl hissediyorsun?
Şu an hayatımın en güzel dönemlerinden birindeyim. Kendimi her zaman iyi hissediyorum zaten (Gülüyor).
Sen Çal Kapımı dizisi ile ekranlara geri dönüyorsun. Bu projeyi kabul etmendeki sebep neydi? Seni nasıl bir rolde izleyeceğiz?
Sen Çal Kapımı dizisi çok yönlü bir dizi; macera, aşk, tutku, dram ve komedi ağırlıklı ilerliyor. Senaryoyu çok sevmem benim bu dizide rol almamın en büyük sebeplerinden biri oldu. Oyuncu kadrosu çok iyi isimlerden oluşuyor ve birçok duyguyu bir arada yaşatıyor aynı zamanda karakterlerin ve hikayelerinin hepsine odaklanıyor ve aynı düzeyde ilerletiyor. Tek yönlü bir dizi olmadığını düşünüyorum. Yalnızca iki karakterin arasındaki aşka değil, her karakterin çeşitli yönlerini ve hikayelerini birbiri ile bağdaştırıp her karakteri seyirciye sunan, çok yönlü izlenim sağlayan güzel bir dizi olacak. Ceren karakterine hayat veriyor olacağım. İkna kabiliyeti yüksek ve kelimelerle arası iyi olan bir avukat. Ailesinde de meslek olarak avukatlık yapılmış. Ayakkabı tasarımcısı olmak gibi bir hayali var ama aile kökleri avukatlık olduğu için bu mesleğe sürüklenmiş. Arkadaş çevresinde hep tatlı ve akıllı davranan, ciddi durumlarda da kendini ve sevdiklerini bu zekasıyla kollayan biri.
Setteki uyum ve enerji ekranlara çok yansıyor. Sizde setler nasıl geçiyor?
Sette iletişim en önemli unsur bence. Set ekibi, oyuncu ekibi, ışık ekibi, kamera arkası ekip arasındaki iletişime çok değer veriyorum. Benim için hep özel bir yeri olacak olan “Bizim Hikaye” ekibi sonrasında “Sen Çal Kapımı” setinde de bu önemli iletişim uyumunu yakaladığıma çok seviniyorum. Oyuncu arkadaşlarım ve set ekibim ile uyumum çok iyi. İnsanlar çok tatlı ve herkes çok çalışkan. Projenin iyi yerlere gelmesi için uğraşıyoruz hepimiz. Böyle değerli ve çalışkan insanlardan öğreneceklerim var. Set ekibim ve oyuncu arkadaşlarımla çalıştığım için çok mutluyum.
Oyunculuğunu beğendiğin ve kendine örnek aldığın isimler var mı?
Türk aktörlerden konuşmak istiyorum. Çünkü ben Türkiye’de oyunculuğun çok iyi yerlere taşındığına inanıyorum. Neslihan Atagül’ü küçük yaşımdan beri çok seviyorum ve bana göre çok başka bir oyuncu. Örnek aldığım bir isim varsa o da kendisidir.
Kendini oyunculuk konusunda geliştirmek adına neler yapıyorsun ya da buna yönelik planların var mı?
Oyunculuk zaten ömrümün sonuna, nefesimin yettiği yere kadar kendini geliştirip eğitmen gereken bir sektör. Hiçbir zaman “Ben oldum” dememen gerekiyor. Her anında kendini daha çok geliştirmeye adaman lazım ve bu herkes için bu şekildedir. Kendimi geliştirmek adına yapmam gerekenler, izlemek, okumak, bilgi sahibi olmak. Bunlar iyi bir oyuncu olmak için bana artı değerler katar. Ayrıca deneyerek, çözerek öğrenmek ve sürekli kendini eğitime adamak. Hayatının sonuna kadar eğitim alabileceğin bir iş olduğunu düşünüyorum oyunculuğun.
Yaz dizilerinin bu kadar çok sevilmesindeki sebep sence ne?
Yaz dizileri hep renkli, aşk ve komedi ağırlıklı, sıcak işler oluyor. İzleyici de yaz aylarında eğlenceli vakit geçirmek istiyor dizi izlerken. Fakat diziyi sergilerken oyuncu ekibindeki uyum, senaryo ve sergileme biçimi bence çok önemli. Diziyi izleyiciye sevdirmek tamamen oyuncuların ve set ekibinin elinde olan bir durum. Bence bizim dizimiz çok sevilecek (Gülüyor).
Uzun süre karantina döneminden sonra kalabalık set ortamına dönmek seni korkutmadı mı? Kendince nasıl önlemler aldın?
Evet, tabi ki hepimiz çok korktuk ve bazı soru işaretleri ile işe başladık. Ancak MF Yapım çok dikkatli davranarak, tüm çalışanlar adına gerekli tedbirleri her gün titizlikle alarak bizleri rahatlattı. İçim rahat diyebilirim. Beraber çalıştığım insanlar da durumun ciddiyetinin farkında olduğu için kişisel önlemler de alınıyor. Kendimce aldığım önlemler de, herkes gibi, sosyal mesafeyi korumak ve kişisel temizliğine dikkat etmek.
Bugüne kadar çalıştığın duayen isimlerden aldığın oyunculukla ilgili en büyük nasihat nedir?
Birçok değerli ve özel isimlerle çalıştım. Hepsi sektörde önemli yerlere gelmiş ve kendini kanıtlamış, başarılı kişilerdi. Hepsinden çok şey öğrendim, hepsine çok selamlar olsun! Nasihat olarak en önemli söz şuydu, “Hiçbir zaman oldum demeyeceksin.” Çünkü insan bir arayış içindedir ve insanın öğrenme yeteneği çok açık ve kuvvetlidir. Kişi, her daim yeni şeylere açık olmalıdır. Bu durum beni nasıl büyütür, bana ne katar diye düşünmek gerekir. Öğrenmek, her zaman ön planda olmalıdır.
Neşeli, pozitif ve kendiyle derdi olmayan muazzam bir enerjin var. Peki hayal kırıklığı yaşadığında ya da üzüldüğün anlarda yeniden iyi hissetmek için motivasyonun ne oluyor?
O gün neşeli ve pozitif olmasam bile, enerjim düşük olsa bile bunu, kendim dahil, etrafımdaki insanlara yansıtmamaya çalışıyorum. O an üzüldüğüm şey ne olursa olsun, olumsuz ne yaşandıysa kendimi olumsuz ruh haline çekmek yerine “Evet şu an olumsuz bir şey gerçekleşti ama ben bunu pozitif bir hale getirebilirim, bu güç ve enerji bende var” diyerek en az şekilde kendimi üzmeye çalışarak olaydan sıyrılıyorum. Hayat üzülmek için çok kısa. Üzülüp kahrolmak yerine zamanımı kendimi mutlu olmaya çalışarak geçiriyorum. Herkes bu yolu denemeli bence.
Bugüne kadar aldığın en cesur karar neydi ve sonucunda ne oldu?
Bu zamana kadar aldığım her karar cesaretimin sonucuydu. Sonuçları da her zaman iyi olmadı ama kötü sonuçları ben iyiye çekmeye veya onları iyi görmeye çalıştım. İnsanlar karar alırken, iki seçenek arasında kaldığında “canının istediğini” seçerken, cesurca bir hareket yapmış olur aslında. Hepimiz farkında olmadan yapıyoruz bunu ve bu kararın arkasında durmamız gerekir. Asıl cesaret de bu zaten. Kendimize saygımızı da bu şekilde, aldığımız kararların yerindeliği ile sağlayabiliriz. En büyük destekçimiz, yine kendimiz olmalıyız.
Gerçekleştirmeyi istediğin en büyük hayalin ne?
Çok özel ve çok önemli bir hayalim var: Tiyatro ile alakalı ama detaylarını paylaşmak istemiyorum. Zamanı geldiğinde paylaşıyor olacağım sizlerle.
Kendine kızdığın kendinde sevmediğin bir özelliğin var mı?
Hayır. Kendimi ve özelliklerimi seviyorum. İyi ki bu özelliklere sahibim, diyorum. Ama eğer yanlış bir hareketim olursa, saygısızlık yaparsam, üslubum yanlış olursa, yine kendime kızarım, düzeltmeye çalışırım.
Peki ikili ilişkilere nasıl bakıyorsun? Bir ilişkide olmazsa olmazların ne?
İkili ilişki konusunda kendime güveniyorum çünkü ben insanları çok seviyorum. İnsanlarla iletişim kurmayı çok seviyorum. Sohbet etmeyi, onlardan fikir almayı, fikirlerine saygı gösterip hayata geçirmeye yardım etmeyi çok severim. O yüzden ikili ilişkiler çok önemlidir diye düşünüyorum. Bu şekilde güçlü ilişkiler oluşturmanın temel taşı da saygı benim gözümde. Saygı olmadığı zaman hiçbir şeyin önemi kalmıyor.
Bir sosyal sorumluluk projesinde yer alacak olsan bu ne olurdu?
Ben hayvanlara ve kadınlara çok değer veriyorum. Kadınlar diye ayırmamın sebebi bu dünyada maalesef ki kadın-erkek eşitliğine inanmayan ve kadınları hor gören, bu konuda kendini eğitmeyen ve bilinç sahibi olmayan o kadar çok erkek var ki… Her zaman gelişmeye ve yardıma ihtiyacı olan tarafta olmayı tercih ederim ve bu bağlamda bir sosyal sorumluluk projesinde yer almayı çok isterim.
Çekimin moodboard’una göre sana çok çok az makyaj yapıldı. Peki sen günlük hayatında doğallıktan mı yanasın?
Günlük hayatımda asla makyaj yapmam. Makyaj yapmayı sevmiyorum hatta makyaj yapmayı bilmiyorum bile diyebiliriz (Gülüyor). Makyajın inceliklerini öğrenmeye çalışıyorum.
Sana göre güzel bir kadın ne ifade ediyor? Güzellik algısının hangi yönde değiştiğini düşünüyorsun?
Herkese göre güzellik değişir. Benim için bir kadın, erkek veya cisim, herhangi bir şey, güzelse bir kusuru olmalıdır. Bence kusurlu güzellik severim. Dört dörtlük veya kusursuz değiliz hiçbirimiz. Her açıdan kusursuz olabiliriz ama bu insanlara ayrı güzellik veriyor. Kusurlarımız ile güzeliz aslında. Kimse güzellik ve kusurları ile birbirine benzemiyor ki bu yine insanın değerini ortaya çıkarıyor. Kusurlarını örterek kendini değiştirmeye çalışanlar, kendi zamanını boşa harcıyorlar. Güzellik algısını değiştiren sebeplerden biri, kişinin kendini özgürce ifade edebildiği bir dönemde oluşumuz. Kendini özgürce sunabildiği, kimseye dönmeden, kendi içine dönerek, kendi mutluluğunu ön planda tutarak hareket etmeye çabalar hale geldi. Mutluluğu ararken de yoga veya spor yapıyor, sağlıklı besleniyor ve farkındalığı artıyor. Bu farkındalık ile de bilinç gelişiyor ve algılar değişiyor. Böylelikle de kusursuz güzellik anlayışı ortadan kalkıyor. Eskiden kilolu olmak, vücudunda çatlak veya lekelerin olması kusur sayılırken artık bu böyle görülmüyor. Kusursuz olmak mümkün değil diye düşünüyorum. Kusurlarımızı sevelim.
Stilini nasıl tanımlıyorsun? Dolabının vazgeçilmez parçaları neler ve asla giymem dediğin şeyler var mı?
İçinde rahat hissettiğim ve sportif kıyafetleri seviyorum. Rahat biri olduğum için, kıyafetlerde de bu ön planda benim için. Ancak sevmem dediğim bir tarz yok. Her tarzda giyinir, onu kendime göre uyarlar ve en iyi şekilde taşımaya çalışırım.
Peki, beslenme ve spor desek… Özel olarak uyguladığın şeyler var mı?
Çalışma temposundan dolayı beslenmeme ve sporuma son zamanlarda çok dikkat edemedim. Ancak yavaşça eski düzenine girmeye başladım diyebilirim. Her gün 1000 tane ip atlamak çok iyi bir egzersiz oluyor. Abur-cubur çok fazla yemem, sağlıklı atıştırmalıklar, yeterli su içmek en önemli beslenme alışkanlıklarımın başında geliyor diyebilirim.
Son olarak senin gibi genç oyuncu adaylarına neler önerirsin?
Herhangi birine bir şey önermek benim haddime değil ancak beni sevip, takip eden ve örnek alanlar, düşüncelerime saygı duyan ve önemseyenler var ise onlara her zaman hayallerinin peşinden gitmelerini söylemek isterim. “Olmaz” demeyin ve çalışmaya devam edin. Evrene iyi enerji ve iyi niyet gönderdikten sonra olmayacak hiçbir şey yok diye düşünüyorum. Her şey kişide başlıyor. Yalnızca içinizdeki benliği olumlu ve iyi tutun, buna göre yaşamaya çalışın. Çalışmaktan, öğrenmekten ve kendimizi geliştirmekten başka çaremiz yok.