Röportaj: Ayşe Çağla Küçük
Fotoğraf: Selin Özdemir
Styling: Esra Akpınar
PR: Şefkat Peker & Elif Karpuzoğlu
‘‘Muhteşem Yüzyıl’da’’ yıldızı parladıktan sonra, ‘‘Sana Bir Sır Vereceğim’’, ‘‘Sen Benimsin’’ ve ‘‘Ankara’nın Dikmeni’’ gibi dizilerde rol alarak dikkat çeken güzel oyuncuyla kendisi hakkında bilinmeyenleri ve gelecek planlarını konuştuk…
Çocukluğundan bugüne hayatına dair bir kompozisyon yazman istense, hangi bölümler en önemli ve mesaj veren bölümler sence? Hangi bölümlerin altını kalemle çizerdin?
Her dönemin öğretisi başka aslında; çocukluk, ergenlik, 20’li yaşlar ve şimdi de 30’ların başında olmak… Şöyle özetleyebilirim; 30. yaş günümde ilk uyandığımda hayatımı film şeridi gibi gözümün önünden geçirdim. Geçmişi değerlendirdiğimde birçok anı vardı saymakla bitmeyen, tebessüm ettiren. Beni en çok mutlu eden şey; bana verilen bu hayatı bulunduğum şartlarda en güzel şekilde, kıymetini bilerek geçirmek olmuş. Hayat her zaman bir şeyler öğretmek için savaştı benimle, ama benim bu savaştan nasıl çıktığım önemli oldu. Öğretti ve öğrendim. Yine zaman zaman savaşmaya devam edeceğim biliyorum ve ben hayatın bana yeniden öğreteceklerine yine hazırım.
Oyuncu olmanın en çok nesini sevdin?
Başka bir karaktere bürünmek, yeniden bir karakter yaratmak…
Oyunculukla ilgili hayallerin neler?
Arada bir şeyler karalıyorum. Kafamda kabaca kurguladığım, senaryolaştırabilirsem yazıp oynamak istediğim bir hikaye var. Bakalım ileride neden olmasın?
Bir karaktere bürünmenin psikolojine etkisi nasıl oluyor? Oyunculuk yapmaya ilk başladığında bu konuda zorluklar yaşadığın oldu mu?
“Sen Benimsin” dizisinde Elvan karakterini canlandırmıştım. Yaşadığı hayattan mutsuz, ağabeyinden sürekli şiddet gören, ezilen, oradan oraya savrulan, saplantılı aşkı olan bir karakterdi. Çekimlerde bir o kadar yoğun ve şiddetli geçiyordu. Sanırım psikolojimde bazı iniş çıkışlar yaşattı bana Elvan. Daha sonra oynadığım karakterlerde üzerimde etki bıraktırmamayı öğrendim. Sette olan sette kaldı.
Çekimleri tamamlanmış ve vizyona girecek iki filmin var. Biraz bahseder misin? Filmlerde nasıl karakterleri canlandırdın?
Evet. Geçtiğimiz yaz sonu Kıbrıs’ta çektiğimiz “Savaşın İki Yüzü” ve sonrasında gerçek bir hikayeden uyarlanan “Bu Bir Başlangıç” filmi. “Savaşın İki Yüzü”;
1974 Kıbrıs Barış Harekatı döneminden günümüze kadar etkileri süren, 2 aileyi ve aynı zamanda bu ailelelerin çocuklarının büyük bir sır yüzünden yaşayamadıkları aşkı anlatıyor. Bu filmde “Hazal”karakterini canlandırıyorum. Hazal; çocukluğunda savaş döneminde dedesini ve babasını kaybetmiş, kendi içinde derin izler taşıyan bir kız. Biraz da bu sebepten kayıp şahıslar komitesinde yer alıyor ve yıllardır dedesinin izini sürüyor. Çocukluk aşkı var Ali (Sami Hamidi’nin canlandırdığı karakter). Bir gün öylece çekip gidiyor ve yıllar sonra dedesinin hastalığı üzerine tekrar Kıbrıs’a dönüyor. “Bu Bir Başlangıç” filmi; dediğim gibi gerçek bir hikayeden uyarlanmış, romantik komedi ve biraz da fantastik diyebiliriz. Oynadığım karakter ise “Billur”. Billur; deli dolu, tuttuğunu koparan, lafını esirgemeyen, cesaretli bir kız. Ayrıca oynarken inanılmaz eğlendiğim bir karakterdi. Keyifle okuduğum ve çok beğendiğim bir senaryo oldu. Bu filmle ilgili söyleyebileceğim tek şey; “çocuklar dünyaya gelmeden önce anne ve babalarını seçerlermiş”.
Yaşadığımız dönemde en çok dikkat çeken kelimelerden birisi “farkındalık”. Senin son dönemde hayatta neye karşı farkındalığın arttı?
Aslında buna özellikle dikkat etmeye çalışıyorum. Etrafıma, kişiye, çevreye, doğaya ve aklınıza gelebilecek birçok şeye… Hayat o kadar koşturmacalı, gürültülü ve bazen de stresli oluyor ki yanımızda konuşulan, önümüzde yaşanan ya da bakıp da görmediğimiz şeyler oluyor. Nasıl atladım böyle bir şeyi diyorsun! Bu hassasiyet gerektiren bir konu bence. Şu dönemde; evimde zaten vakit geçirmeyi seven birisi olarak, daha iç içeyim kendimle. Biraz daha kendimi dinlemeye, anlamaya, çözümlemeye çalışıyorum.
Kendinle en çok hangi konularda çelişiyorsun? Hangi huyunu törpülemekte zorlanırsın?
Çeliştiğim pek bir şey olduğunu söyleyemem aslında. Evet ve hayırlarım çok bellidir. Dolayısıyla bu konularda net olduğumu söyleyebilirim. Törpülemekte zorlandığım bazı durumlar var. Baskı, bana ve başkasına yapıldığını gördüğüm haksızlık, istemediğim şeyde ısrar edilmesi ve en zirvesi benim için emrivaki. Bu durumlarda asla sessiz kalamıyorum . Susup oturamıyorum, hadi boşver Dila diyemiyorum kendime maalesef. O yüzden bu konularda tansiyonum yüksektir.
Hayatının merkezinde olan, sana güç veren, dengeni koruyan şey ne? Değerlerim ve kurallarım bence. Dengemi koruyan şey ise kendim için ve etrafıma çizdiğim çizgiler.
Yaş aldıkça aşık olmanın ya da biriyle birlikte olmanın daha zor olduğuna inanıyor musun? Bunun nedeni ne olabilir?
Yaş aldıkça aslında aşkın tanımı da değişiyor bence, karşındaki insanı olduğu gibi kabullenip, güvenirsen zor bir kısmı yok. Aşkı ve aşkı yaşamayı zorlaştıran bizleriz ya da yanlış kişiler üzerinde doğru aşklar aranıyor heralde.
Aşkın üzerinde nasıl etkileri oluyor? Kontrollü müsündür mesela, kendinizi tanıyamadığın zamanlar olur mu?
Ben yalnız büyüdüm diyebilirim. O yüzden çocukluktan gelen kontrol mekanizmam iyi çalışıyor, kendini ve alanını koruma içgüdüsü diyelim. Hatta bazen bu durumdan ben sıkılıyorum, keşke diyorum biraz dağınık olabilsem, bir savrulup geri mi gelsem acaba diyorum ama yok olmuyor olmuyor. 🙂
Sence, sevgi ne zaman yetmez?
Bence karşındaki insanın sevmeye ve geçinmeye gönlü yoksa sevgin yetmez.
“Güzel” kelimesine yaklaşımın nasıl? Bir kadında en sevdiğiniz görüntü ne?
Bir kadın asaletiyle, duruluğuyla, şefkatli kalbiyle güzeldir. Bunlar her şeyin önüne geçebilir bi kadında, görüntü silinir benim için.
Güzel bir cilt ve sağlıklı saçlar için uyguladığın yöntemler neler?
Öncelikle içsel temizlik diyebilirim. Sağlıklı beslenme, bol su ve spor benim rutinim. Sabahları içtiğim sirkeli suyum, arada geceden hazırladığım ve sabah uyandığımda aç karnına içtiğim cevizli suyum, dönemsel kürlerim var. Onun dışında günlük yaşamda makyaj yapmayı tercih etmiyorum, tek yaptığım dudak nemlendiricisi kullanmak. Arada evdeki doğal malzemelerle maske yapıyorum, özellikle de şu sıralar, evdeyiz malum. Normal şartlarda 1 buçuk ayda bir cilt bakımına, sevgili Aylin Çetinkaya’ya gidiyorum. Cildimin durumuna göre yapılması gerekenleri bütün titizliğiyle yapıyor, cildim ona emanet diyebilirim.
Modayla olan ilişkin ne boyutta? Nasıl bir tarzın var? Nasıl giyinmekten hoşlanıyorsun?
Trend olan şeyleri takip ediyorum, tabii ki gündemin peşindeyim. Ama ben casual tarzda giyinmeyi tercih ediyorum. Başka şeyler denesem de dönüp dolaşıp yine kendi tarzıma geri dönüyorum. Rahat olmak, rahat hissetmek insanın ruhuna ve beden diline yansıyor çünkü.
Senin için güzel bir gün nasıl başlar, nasıl sona erer? Günü güzel yapan unsurlar sence neler?
Öncelikle uyandığımda ilk yaptığım şey camları açmak. Hava soğuk veya sıcak farketmez, evi bol oksijenle doldurup, sokağı gökyüzünü izlerim. Ardından güzel bir kahvaltıyla başlarım güne. Kahvaltı olmazsa olmazım, benim için en önemli öğün, asla geçiştirmem. Sonrasında soluğu Pilates stüdyosunda alıyorum, günümü güzelleştiren en güzel şey Pilates yapmak. Mental ve fiziksel özgürlük benim için ve günün en güzel saatleri. Ayrıca arkadaş sohbetleri ve kahve günümün bir parçası olmuş durumda.
Kendine vakit ayırdığında neler yapmaktan hoşlanıyorsun? Ruhunu en çok nasıl beslemeyi seviyorsun?
Bu soru çok uzun cevaplar verebileceğim bir soru olabilir benim için. Kendimle olduğumda o kadar çok şeyle uğraşıyorum ki zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Çok fazla hobim, yapmak istediklerim, öğrenmek istediklerim var. İşte tam olarak ruhumu besleyen şeyler, günden güne de değişiyor tabii. Hep yeni hevesler oluşuyor, her yeni günde. Yemek yapmak benim için en iyi meditasyon, saatlerce mutfaktan çıkmadığımı biliyorum. Şarkı söylemek, dinlemek… Bazen bir şarkıya takılıyorum, defalarca dinliyorum. Sonra hızımı alamayıp gitarla akorlarını çıkarmaya, amatörce bir şeyler yapmaya çalışıyorum diyelim. Kişisel gelişim kitapları okumayı ve belgeseller izlemek bana çok keyif veriyor. Çünkü her okuduğum ya da izlediğim şey hayatımın bir anına dokunmuş oluyor. İşaret dili öğrendim bir dönem, ara ara unutmamak için ona çalışıyorum saatlerce. Bir süredir de piyano çalma isteği var içimde, sanırım yakın zamanda da bunu öğrenmek için vakit ayıracağım.
Sağlıklı beslenmek hayat rutinin içinde var olan bir şey mi?
Tabii ki sağlıklı beslenmek hayatımın bir parçası, alışkanlık.
Hayatının sonuna dek planın oyunculuk yapmak mı yoksa başka hedeflerin var mı kendine koyduğun? Pilates eğitmeni olduğunu duyduk, bu senin için bir meslek haline dönüşebilir mi ileride?
Ben yaptığım işlerle ilgili planlar yaparken rotam zaman zaman değişti. Güzel bir yolculuk benim için. Monoton olmayan ve hep keyif aldığım işler yaptım. Şu an Urban Health Pilates stüdyosunda Pilates eğitmenliği yapıyorum. Aynı zamanda oyunculuk da yapıyorum bırakmış değilim. Gelen işleri değerlendirerek, seçici davranıyorum sadece. İleride de bir Pilates stüdyosu açma hayalim var ama bunun için de biraz daha yolum var diyelim.