Genel Ünlüler

Nilsu Berfin Aktaş / Kendine Has

0
(0)

Oyunculuk kariyerine genç yaşta adım atan ve hızla yükselen bir yetenek, Nilsu Berfin Aktaş. İlk deneyimlerinden bugüne kadar kendini sürekli geliştiren ve büyük emek harcayan Aktaş, son olarak “Korkma Ben Yanındayım” dizisindeki İnci karakteriyle izleyicilerin beğenisini kazandı. Setteki yoğun tempoya rağmen performansından ödün vermeden çalışan genç oyuncu, kariyerindeki dönüm noktalarını, motivasyon kaynaklarını ve gelecek hedeflerini bir dergi için samimiyetle paylaşıyor.

Röportaj: Ayşe Çağla Küçük / Seray Yazıcıoğlu Ezmiş
Fotoğraf: Ali Kalyoncu
Moda Editörü: Eylem Yıldız
Saç: Akın Ünal
Makyaj: Rufiye Kalmaz
Fotoğraf Asistanı: Emre Taştekin
Moda Editörü Asistanı: İrem Sönmezer
Mekan: Grand Hyatt
Ajans: Socia Entertainment / Ufuk Ergin
Teşekkürler: Şefkat Peker

Oyunculuk kariyerin nasıl başladı ve bu süreçte hangi deneyimler seni şekillendirdi?

Aslında kendimi bildim bileli oyuncu olmak istiyorum. Hatta istemekten öte bunu biliyordum ve kendimi sürekli geliştirmek adına bir sürü şey yaptım. Eğitimler aldım, sınavlara girdim, senaryo yazdım, dans ettim. Sesimi geliştirdim, diksiyon eğitimleri aldım. Dans eğitimi aldım. Vücudumu esnetmek, sesimi doğru kullanmak ve iyi oyunculuk yapabilmek adına birçok eğitimi kendi imkanlarımla aldım. Sadece şansa ihtiyacım vardı, o şans gelene kadar kendimi geliştirdim ve geldi. ‘Geleceğin Starı’ diye bir yarışma programı yapıldı. 30 bin kişi içinden ilk 70’e seçildim. Daha sonra birçok elemeden sonra ilk 15’e seçildim. Asiller ve yedekler vardı, ben asil olarak yarıştım. Yani asiller elendikten sonra yerine yedekler geliyordu ve elemen gereken kişi sayısı ikiye katlanıyordu. Eleye eleye gittim ve en sonunda ikinci seçildim. Yaklaşık 1 yıl sonra da Hamdi Alkan’ın referansıyla Süreç Film’e gittim. Maceram orda başladı ve ‘Kuzey Yıldızı’ projesinde 2 sezon Gökçe karakterini canlandırdım. Sonrasında da gerisi geldi zaten ama hiç kolay olmadı. Çok emeğim var.

Öncelikle yeni işin hayırlı olsun diyelim. “Korkma Ben Yanındayım” dizisinin çekim süreci ve set atmosferi nasıl, biraz anlatabilir misin?

Çok teşekkür ederim. Başlarda çok zordu. Normal dramdan fazla ağır dram oynuyoruz ve çok zor. Günün on iki saati hatta bazen bu sarkabiliyor om altı saati sette olduğumuz için İnci karakteri günlük hayatıma da yansıyordu. 4 ay boyunca neredeyse her gün ağlıyordum sahne gereği. Artık gözyaşım kalmamıştı diyebilirim.  Günay abla, Şevket abi sağ olsunlar çok destek oldular, bana çok yardımcı oldular. Dizimizin yönetmeni Merve Çolak da ben sahnenin duygusunu ne zaman çıkaramazsam, zorlansam elimden tuttu ve başka bir pencereden bakmamı sağladı.  Duyguya girmem için elinden geleni yaptı. Yeri geldi saatlerce tek sahne için uğraştık ama ilk bölümden sonra çorap söküğü gibi gelmeye başladı. İnci’ye alıştım. Günay ablayla çok iyi anlaşıyoruz. Ağır dram oynadığımız için sahne aralarında sürekli birbirimizi güldürüyoruz, eğleniyoruz. Hatta Günay abla ve benim olay olmuş intihar sahnesi vardı. O sahneyi izleyen herkes ağlıyordu. Çok yüklü, duygusu olan bir sahne ama kamera arkasına baktık. Çok yıprandık, kendimizi güldürmeye, eğlendirmeye başladık. Hüngür hüngür ağladığımız sahnelerin arkasında kahkahalar var aslında. Yoksa bir oyuncu için o sahneler psikolojik olarak da zor.

Dizide “İnci” karakterini canlandırıyorsun. Nasıl birisi İnci biraz bahseder misin?

İnci’yi yönetmenler de bana anlatırken ‘Kafesin içinde ürkek bir kuş olduğunu düşün.’ diyorlardı. Çaresiz, korkmuş, bir adım sonra ne yapacağını bilmeyen, şaşırmış bir kuş aslında İnci. Ama idealleri olan da bir kız. Doktor olmak ve ailesine yardım etmek, kendisiyle gurur duymalarını sağlamak istiyor ve istediğini de yapıyor. Şimdiki halleri bir oyuncu olarak beni de rahatlattı. Daha güçlü. Artık ailesini arkasına aldı ve aşkıyla savaşıyor. Gelecekte ne olur bilmiyorum. Bir yanda 7 yıldır çocuğuna sahip çıkmış, kendisine elini sürmemiş, kurallarını uymuş bir adam var. Diğer tarafta çocuğunun gerçek babası, ilk aşkı, ona dokunan ilk ve son erkek var. Yaşanmamış, yarım kalmış bir aşk. Nilsu olarak benim de kafam karışırdı böyle biriyle karşı karşıya gelsem. İnci’nin işi çok zor.

Set günlerinde enerjini nasıl koruyorsun ve uzun saatler boyunca çalışırken kendin nasıl motive ediyorsun?

Az önce de dediğim gibi Günay abla ve Şevket abi beni çok çok çok çok destekliyorlar ve yanımda oluyorlar. Yönetmenimiz, ekibimiz ve partnerlerim ile olmak zaten bana enerji veriyor. Karakterimi de seviyorum ve elimden geleni yapıyorum. İşime layık olmaya çalışıyorum ve seven, beğenen insanları gördükçe enerjim yerine geliyor. İlk bölümleri çekerken hamilelik süresi boyunca 9 kilo aldım. Saçlarımı boyattım, saçlarım daha kısaydı boyunu uzattım. Daha inandırıcı olsun diye her şeyi yaptık. Sonra tabii 7 yıl zaman aşımı olduğu için bir anda saçımı uzattık ve kilo vermeye başladım. Ruhsal ve fiziksel olarak her şeyimizi ortaya koyduk. Elimizden geleni yapıyoruz ve bu bize inanın ki çok büyük bir enerji veriyor.

Oyunculuk kariyerinde sana ilham veren veya yol gösteren oyuncular veya mentörler var mı?

Tabii ki var. Bir sürü. Her şey, herkes diyebilirim. Büyük, küçük her oyuncu bana bir şeyler katıyor.  Hatta oyuncu olmasa bile sokakta gördüğüm her insan oyunculuk kesem var. Yıllardır gözlem yapıyorum. Hastanelere gidip insanların en doğal hallerini izlediğim oldu. Mutlu olunca ne yapıyorlar, nasıl tepki veriyorlar ya da havaalanları gidip izlerdim. Eskiden zaten ödevimdi bunları yapmak. Bizler havaalanı, hastane gibi yerlerde en normal hallerimizdeyiz. En savunmasız anımız sevdiğimiz birini uğurlarken ne yapıyoruz ya da kötü bir haber aldığımız da nasıl tepki veriyoruz. Bunları günlerce gözlemlerdik ve alışkanlık haline geldi. En çok gözlem alışkanlığım oyunculuk kesemi dolduruyor diyebilirim.

Rol aldığın karakterlerle nasıl özdeşleşiyorsun ve onları canlandırırken nasıl bir bağ kuruyorsun?

Okuyorum. Bir senaryoyu 10 kere okuyorum ve bütün gün o karakter oluyorum. ‘Kimsin? Nesin? Benimle ortak özelliklerin neler?’ diye araştırıyorum. Kendime yakın özelliklerini arıyorum. Mesela İnci’nin benimle ortak özelliği o da benim gibi ortada bir sorun varsa içinde sır gibi tutuyor. Asla yardım almıyor, kendi halletmeye çalışıyor. Aynen ben de öyleyim. İlla kendim halledeceğim. Bir sorunum varsa ortadan yok olmak istiyorum. Sorunumu halledip kendi kendime uğraşıp sonra da ortaya çıkıp ya böyle böyle bir şey oldu ama hallettim diye anlatıyorum. ‘Niye yardım istemedin?’ diyorlar. Aklıma gelmedi diyorum. Bence yardım almalıyız. Ayıp değil.

Oyunculukta en çok keyif aldığın şey nedir ve seni bu işte tutan şeyler nelerdir?

Oyunculuğun en sevdiğim yanı tek meslek yapmıyoruz. Tek bir kişi olmuyoruz. Tabii ki de her meslek kutsal ve özeldir ama oyuncu olmak, her şey olmak, herkes olmak… Mesela şu an doktorum. Daha önce de öğrenciydim. Ondan önce şarkıcı oldum. Ondan önce moda tasarımcısı oldum. Ondan önce çocuk oldum. Her meslekten biraz tadıyorum. Benim en sevdiğim kısmı bu iki üç ay çalışmayayım, bana senaryo verin bir şey olmak istiyorum diyorum. Biri olmak istiyorum. Kendimden çok sıkıldım diyorum. Kendime ara veriyorum, başkası oluyorum. Bence mükemmel bir şey

Bugüne kadar canlandırdığın roller arasında zorlandığın bir sahne oldu mu? Eğer böyle bir an varsa bizimle paylaşır mısın?

Hepsinin ayrı bir zorluğu var tabii ama kendi kafamda kurduğum ile yönetmenin kafasındaki başka olunca o zaman çok zorlanıyoruz. Ama bir şekilde ortak yol bulunuyor. Aşırı zorlandığım sahneler duygu olarak değil de fiziksel olarak beni zorlayan sahneler; örneğin benim bel fıtığım var. Yıllardır bu mesleğin bana bıraktığı hediye. Çok ağrım olmasına rağmen Kuzey Yıldızı dizisinde -17 derecede Gökçe ve Osman’ın karda kaybolduğu bir sahne vardı. Gökçe, Osman’ı öldü zannediyordu ve kolundan tutup sürüklüyordu. Çok zordu. Aşırı acı çekmiştim ama bir şekilde altından kalktık.

İdeal bir proje için aradığın özellikler neler ve senin için bir projeyi çekici kılan unsurlar nelerdir?

Karakterlerin hepsinin, herkesin bir hikayesi, bir amacı olmalı bence. Okuduğum zaman her karakter için heyecanlanmalıyım. Sadece kendim için değil çok hikayeli olması, dramın içinde komedi olması, hayattan olması beni çok çekiyor.

Kariyerinde kendini en çok geliştirdiğin, bir dönüm noktası olarak gördüğün dönem sence hangisi ve bu süreçte edindiğin deneyimler neler?

Korkma Ben Yanındayım projesi bana çok şey kattı. Gerçekten çok emek var. Her sahneyi kendim yazmış gibi oynuyorum. Sanki yapımcısı, senaristi, her şeyi benim, çok sahiplendim. Sadece ben değil bu projedeki herkes aynı şeyi söylüyor.

Oyunculukla ilgili gelecek hedeflerin ve bu hedeflere ulaşmak için planların hakkında bize biraz detay verir misin?

Benim hedeflerim çok çok uzun yıllar bu mesleği yapmak ve atölye açmak. Oyuncu olmak isteyen, bunun için çabalayan, benim yolumdan geçen herkese el uzatmak yardımcı olmak istiyorum. Çok mesaj alıyorum ‘Ben de oyuncu olmak istiyorum.’ Diye. Bana kimse destek olmamıştı hatta inanmamıştı, ben destekçi olmak istiyorum.

Eğer oyunculuk dışında bir meslek seçme şansın olsaydı, hangi alanda çalışmayı tercih ederdin ve neden?

Her yerde söylediğim tek bir şey var o da başka meslek düşünmedim. Eğer düşünseydim olamazdım diye düşünüyorum.

Kariyerin boyunca aldığın en önemli tavsiye nedir ve bu tavsiye senin için nasıl bir etki yarattı?

İki tavsiye var. Biri her sahneyi son sahnen gibi oyna. Diğeri de hareketin güçlüyse önce sözü söyle. Eğer sözlerin güçlüyse önce hareketini yap.

Başka bir sanat dalında deneyimlemek istediğin bir şey var mı ve hangi sanat dalı ilgini çekiyor?

Şarkı söylemeye bayılıyorum. Deneyimledim aslında. Sahnede ve birçok projede şarkı söyledim. Profesyonel anlamda yapacak kadar yetenekli miyim ondan emin değilim işte. Kendimi yeteri kadar geliştirmedim o konuda

Oyunculuk dışında ilgilendiğin veya hobin olan şeyler var mı?

Söylediğim gibi şarkı söylemek, dans etmek, müzik dinlemek. Bunlar bana çok iyi geliyor. Bunlar beni ruhsal olarak doyuruyor. Eğlenmeyi çok severim. Arkadaşlarımla vakit geçirmeye bayılırım. Oturup bir yerde kahve içmek bile hobi benim için

Günlük yaşamında sana ilham veren veya motive eden şeyler nelerdir?

Sevdiğim insanlar, ailem ve tabii ki bir proje yaptıktan sonra gelen tebrikler bana yetiyor. İlk başlarda kimse bana inanmadığı için şimdi benimle gurur duymalarını çok istiyorum ve başarıyorum. Bu benim en büyük motivasyonum.

Tipik bir günün nasıl geçiyor anlatır mısın, set günlerinde neler yapıyorsun ve boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun?

Set olmadığı her an çok normal çok sıradan. Arkadaşlarım var bana geliyorlar. Ben şehir merkezine biraz uzakta yaşıyorum. Şehir merkezine iniyorum. Setten yıpranan saçlarımı, cildimi toparlanıyorum. Bakımlarımı yapıyorum. Vakit bulursam spor yapıyorum, ormanda yürüyüş yapıyorum. Aslında set olmadığı zaman da sete girmek için kendimi hazırlıyorum. Bütün hayatıma yaymışım mesleğimi.

Beslenme alışkanlıkların nasıl ve yoğun set programında sağlıklı beslenme konusunda zorluk yaşıyor musun mesela?

Sağlıklı beslenmek çok zor. Hamile bir kızı canlandırdığım için bebek büyüdükçe ben de büyüdüm. 9 kilo aldım. Ee şimdi çocuk doğdu, bir de 7 yaşına geldi. Hadi bakalım Nilsu geri ver şimdi o zevkle aldığın kiloları. Sadece salata ile besleniyorum nerdeyse. Yemekleri sadece kokluyorum bu aralar. Neyse ki verdim kilo. ‘Dergi çekimi var.’ dedi menajerim. Hemen 3 kilo verdim bile.

Günlük cilt bakım rutininde neler var, en çok hangi ürünleri kullanıyorsun veya uygulamaları yaptırıyorsun?

Benim cildim aşırı kuru. Çok nemlendirici kullanıyorum. Onun dışında çok iyi temizlemeye dikkat ediyorum. Temizle, nemlendirici sür, güneş kremi sür bir de lip balm. Hazırız balım yeter de artar.

Moda ile aran nasıl, özellikle takip ettiğin markalar var mı? Günlük yaşamında nasıl giyiniyorsun ve tarzını nasıl tanımlarsın?

Çok karışık. Çok fazla tarz değiştiriyorum. Salaş, şık, bol, dar, ceket, elbise Bir gün çok sevimli giyinmek istiyorum, bir gün çok şık. Bir gün çok resmî, bir gün çok spor. Neyse ki en yakın arkadaşım Büşra stylist, o bana yardımcı oluyor baya.

Puan verin!

Average rating 0 / 5. Vote count: 0