Röportaj: Ayşe Çağla Küçük – Seray Yazıcıoğlu Ezmiş
Fotoğraf: Ozan Balta
Styling: Ali Arısoy
Makyaj: Selen Karabulut Kuyu
Saç: Taner Kuyu
7 yaşında çocuk güzeli seçilmesiyle hayatımıza giren, sayısız dizide izlediğimiz, Çocuk dizisinin ekranlara veda etmesinin ardından Amerika’ya dönmeden hemen önce Türkiye’den Amerika’ya uzanan aşk hikayesini, Amerika’dan da setlere dönüş macerasını konuşmak için Ceyda Ateş Toplusoy ile keyifli bir çekim ve Pazar günü geçirdik.
Çocukluktan beri oyunculuk yapıyorsun. Tabiri caizse setlerde büyüdün. Seni oyunculuğa bu kadar çeken şey neydi?
Aynen setlerde büyüdüm diyebilirim. Oyunculukta beni çeken şey; sürekli yenilik peşinde olmak, okumak, öğrenmek, kendini keşfetmek, başka hayatları oynamak, anlamak diyebilirim.
İnsanlar aynı şeyi yapmaktan bir süre sonra sıkılabiliyorlar. Peki, senin hayatının bir döneminde oyunculuktan uzaklaşıp başka bir mesleğe yönelme isteğin oldu mu?
Sevdiğiniz işi yaparsanız sıkılmazsınız. Ben işimi çok seviyorum, aşığım diyebilirim. Hatta şöyle diyebilirim, oyunculuk yapmazsam nefes alamam! İşim benim neşem, nefesim, hayatım. O yüzden başka bir meslek çok düşünmedim. Psikoloji okumayı istedim, belki ek olarak onu yapabilirim ilerleyen zamanlarda.
Oyunculuğun seni manevi olarak en tatmin eden yanı nedir?
Başkalarını anlamayı, empati kurmayı, hoşgörülü olmayı tüm bütün bunların toplamında daha iyi bir insan olmayı öğretti.
Bugüne kadar canlandırdığın hangi rolle birlikte oyunculuğa ve yeteneklerine dair kendini daha özgüvenli hissetmeye başladın?
Özgüven hayatımda hep vardı. Kendime inanır ve güvenirdim. Çok okuyan, araştıran, izleyen bir çocuktum. Çocukluğumdan beri her oynadığım karakter bana farklı şeyler öğretti ve yeteneklerimi geliştirmeme sebep oldu. Hala da yeteneklerimi geliştirmek için dersler alıyorum Amerika’da. Çünkü yaptığımız işin ucu açık. Her daim kendimi geliştirmek ve keşfetmekle meşgulüm. Eğer ulaşılabilir hedefler konulursa ve ulaşılabilir istekleriniz varsa başarılarınızdan tatmin olabilirsiniz. Tabi hedefleri sürekli yenilemek kaydıyla. Bende birçok kez koyduğum hedeflere ulaştım ve mutluyum ama daha başarmak istediğim birçok hedefim var, yol uzun.
Birçok projede yer aldın. Seçme şansın olsaydı oynadığın hangi karakter olarak hayatına devam etmek isterdin?
Kendim olmaktan mutluyum. Oynadığım karakterler senaristler tarafından kurgulanmış, hayal edilmiş roller. Hayatta bir oyun sahnesi, hepimizin farklı isimlerle oynadığımız rolleri var. Ben Ceyda olarak doğdum, yaşamdaki rolümü Ceyda olarak sürdürmeyi seviyorum.
Sürekli değişen, gelişen ama çabuk tüketilen bir çağdayız. Dünya trendlerini takip ediyor musun?
Denk geldiğim, keşfettiğim şeyler içinde yakışan, hoşuma giden şeyleri denerim. Dünya trendi olup olmamasından ziyade yakışıp yakışmamasına bakıyorum.
Dünya tiyatrosundan veya müzikallerden en çok sevdiklerin hangileri? Ve bunların içinde en çok hangisinde rol almak isterdin? Ya da birlikte oynamayı hayal ettiğin bir idolün var mı?
Dünya tiyatrosundan; Anton Çehov oyunlarını çok seviyorum. Durum anlatımı ve karakter derinlikleri açısından beğeniyorum. Sahne matematiği açısından iyi metinleri olan vodvil yazarı Ray Cooney oyunlarını beğenirim. Gerçekçilik akımının öncüsü Henrik İbsen var İrlanda tiyatrosunun öncü isimlerinden. Müzikalde ise; Wicked, Grease ve Cabaret. Afife Jale ile oynamayı çok isterdim.
Sektörde tabuları olan, farklı rollere girmek istemeyen oyuncular var. Sence bir oyuncu tabularını yıkmalı mı yoksa korumalı mı?
Başkası adına doğru ya da yanlış demek bana göre değil. Ben oynadığım rollerin hakkını vermeye çalışıyorum kendi adıma.
Bir dönem oyunculuğa ara verip aşkın uğruna Amerika’ya gittiğini biliyoruz. Peki; ülkenden, ailenden, mesleğinden uzaklaşmak seni korkutmadı mı? Bu kararı alıp uyguladığına göre çok cesur bir yapıya sahip olmalısın. Hayatınının her yönünde kararlar alırken böyle cesur davranabiliyor musun?
Ailem hayatımın anlamı, onlardan ayrı kalmak üzücü oluyor tabii ama çok sık gidip geldiğim için o boşluğu dolduruyorum. Daha sonra Buğra’ya çok güvendim. Mutluluğumuzun her koşulda devam edeceğinden emin olduğum için onunla bu yola çıktım. Amerika yaşamak istediğim yerlerden biriydi zaten. Ayrıca mesleğimle ilgili kendimi biraz daha geliştirmek için ara vermeyi düşündüğüm bir dönemdi. Kendimi biraz uzak tutmak istedim, sıfırdan yeni başlangıçlar yapmak istedim ama planladığımdan daha fazla ara vermiş oldum. Şu an kendimi izlerken bambaşka bir Ceyda Ateş görüyorum ve gelen tepkilerde bu yönde. Hayatımın her yönünde karar alırken aslında içimden geleni yaparım. Kimi zaman yanılır, kimi zaman mutlu olurum. Buna cesurluk denir mi bilmem ama çoğu zaman cesurumdur.
Amerika ve Türkiye arasında sık sık gidip geliyorsun. Bu yorucu olmuyor mu?
İlk başlarda yorucu oluyordu ama zamanla alıştım. Şimdi Avrupa yakasından Anadolu yakasına geçmek gibi geliyor. 🙂 Amerika’da eşim İstanbul’da işim olduğu için her iki tarafta da mutlu oluyorum.
Farklı şehirlerde ilişki yürütmek zordur derler. Sizinkisi şehirden de öte farklı ülkeler, çok zorlu bir süreç olsa gerek. Aradaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Aranızdaki bağa inanıyorsanız mesafelerin önemi olmuyor. Tabii ki zor yanları oluyor, özlem oluyor veya her an yan yana olamıyorsunuz ama bu biraz da aradaki ilişkiyi güçlendiriyor. Eskiden sevgililik döneminde daha çok İstanbul’da oluyordum ama şimdi evliyiz ve sadece işim için ve ailem için geliyorum. Aramızdaki dengeyi birbirimizin işine saygı duyarak, anlayış göstererek kuruyoruz.
Seni hiç tanımayan birisine kendini nasıl anlatırsın? Ceyda’yı en iyi tanımlayan kelimeler hangileri?
Acaba bu soruyu arkadaşlarıma sorsak ne derlerdi. 🙂 İnsanın kendini anlatması biraz zor sanırım. İlla bir şey söylemem gerekiyorsa hayvansever, hassas ve deli dolu bir kızım.
Kendine dair yıkmak istediğin bir önyargı var mı?
Herkesi kendim gibi görmemeyi başarmak isterdim. Bu bazen beni yanıltabiliyor.
Dışarıdan bakınca farklı bir havan var. Peki içinde nasıl bir kadın gizli?
Bunu herkes söyler ama beni tanıyınca da göründüğünden ne kadar farklısın derler. Benim içimdeki kadın aslında cesur ama bir o kadarda utangaç bir yapım var. 🙂 Genellikle duygusal ve vicdanlı yanım ağır basıyor. Ama en çok neşeli halimi seviyorum ve bitmeyen enerjimi.
Köpeklerine ne kadar bağlı olduğunu biliyoruz. Hayvan sevgisi ve hayvan hakları son dönemde hem bizim farkındalığımızın hem de medyanın ilgisinin arttığı konulardan biri. Bir hayvansever olarak özellikle hangi konularda hassasiyet gösteriyorsun?
Özellikle hassas olduğum bir konu yok, hayvanlar söz konusuysa her konuda çok hassasım. Mesela faytonların kaldırılması desteklediğim bir şey. Özellikle sosyal medya insanların duyarlılığının ses bulmasına sebep oldu, bu olumlu bir gelişme. Hayvan hakları konusunda çok geriyiz. Hayvanlara şiddete verilen cezaların arttırılması ve sadece para cezası değil hapis cezası da verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yoğun bir tempoyla çalışırken vücudunuzu ve ruhunuzu dinlendirmek için neler yapıyorsunuz, nasıl rahatlıyorsunuz?
Spor yapmayı çok seviyorum zaten hayatım hep sporla geçti. Profesyonel biniciyim. Doğa yürüşleri yaparım, masaj yaptırıyorum, yoga ve yağlı boya yapıyorum.
Günümüzde güzellik algısı oldukça değişti. Senin bu konuda fikirlerin nasıl, sence güzellik kavramı nedir?
Herkesin güzellik kavramı farklı. Ben zekanın insanların fiziksel özelliklerine yansıyabileceğini düşünüyorum çünkü güzellik kusursuz bir surat veya vücut değil. Davranışların yansıması da diyebiliriz. Ruhun bedene yansıması.
Instagram profiline baktığımızda az makyajlı ve filtresiz fotoğrafların olduğunu gördük. Kendine ait güzellik sırların var mı ve makyajla aran nasıl?
Makyaj yapmayı hiç sevmiyorum ve anlamam. Sadece maskara sürüyorum günlük hayatımda arada sırada. Dizide bile makyajsız oynuyorum bazen. 🙂 Güneş koruyucumu asla ihmal etmem. Doğal ürünler kullanmayı tercih ederim, evde kendim hazırlarım cilt bakımlarımı. Örneğin; kahve telvesi ile balı karıştırıp peeling yaparım. Her sabah cildimi gül suyu ile temizlerim sonra biraz buz tutarım yüzüme. Akşamları yatmadan önce de mutlaka yüzümü soda ile temizlerim. Ayda 1 cilt bakımı yaptırırım, çok uğraşmam. Ne kadar uğraşırsanız o kadar bozarsınız. Artık saçlarıma da boya yapmıyorum, kendi rengi. Güneşte ve papatya suyu ile açılıyor, uçlarına arada ışıltı yaptırıyorum sadece.
Giyim tarzını nasıl tarif edersin, nasıl parçaları ya da renkleri asla kullanmazsın? Dolabının vazgeçilmez parçaları neler?
Spor giyinmeyi çok seviyorum, sadelik her daim tercihimdir. Zarif şıklığı tercih ederim. Genellikle; siyah, beyaz, lacivert, gri ve petrol yeşili renkleri giymeyi severim. Geçen seneye kadar renkli giyinmeyi sevmezdim bu sene az da olsa renkli bir şeyler alıyorum. Vazgeçemediğim parçalarım ise spor kıyafetlerim, siyah ve beyaz tişörtlerim.
Güzellik uğruna asla yapmayacağın şeyler var mı? Yoksa her türlü yeniliğe açık biri misin?
Yeniliklere açık biriyim ama güzellik konusunda o kadar takıntılı değilim. Her zaman doğal olmayı seviyor ve doğal kalmaya da çalışıyorum.
Ve son olarak geçmişten biriyle röportaj yapacak olsan bu kim olurdu ve hangi soruları sorardın?
Audrey Hepburn ile röportaj yapmak isterdim. Ona geçmişten kiminle röportaj yapmak istediğini ve hangi soruyu sormak isterdi diye sorardım. 🙂